Sayfa 1/8 123 ... SonSon
76 sonuçtan 1 ile 10 arası

İLGİNÇ OLAN HER ŞEY BURADA...

  1. #1
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    İLGİNÇ OLAN HER ŞEY BURADA...

    GEORGE BUSH:
    Türkiye bizim her zaman dostumuz
    olan bir ülkedir. Hep onurlu ve bizimle eşit
    olmak istemiştir, bunu biliyoruz. Çıkarlarımız
    her şey demek değil. Dünya barışının sürekliliği
    için Türkiye'yi de, diğer yoksul ülkeleri de
    dostça selamlıyoruz. Bu yolda tüm birikimimizi
    kullanmak zorundayız. Türkiye bizim kö-
    tü ve iyi günde müttefikimizdi, bir nevi ai-
    lemizdir.

    RECEP TAYYİP ERDOĞAN;
    Koltuğumda biraz daha oturmak için
    kimseden istekte bulunmam. Demokrasi için
    ne gerekirse yaparım. Çünkü hırstan
    arınmak zorundayız. Çağdaş uygarlık yolunda
    coşmuş bir insanım. Bensiz bir Türkiye
    de pekala güzel yönetilebilir. Bunun aksini
    düşünemiyorum. Kendim için bir şey
    istiyorsam namerdim. Tersi olsaydi derdim ki;
    istiyorum, evet yeniden istiyorum!

    DEVLET BAHÇELİ;
    Bizim amacımız bu yoksul halkın
    şikayetlerini dinlemek ve çözmektir. Asla
    şovenizm duygularını kabartmak
    davası gütmeyiz. Kardeş kavgasını körüklemek
    ve bu yolda kadrolaşmayı sağlamak-
    tan kaçınırız. Hedefimiz umut aşılamak-
    tır. Bize faşist diyerek saldıranlarn
    haksızlık ettiklerini düşünüyoruz. Onların siyasal
    hayatı bitecek.

    DENİZ BAYKAL;
    Benim solcu bir politikacı olduğuma
    kuşku duyulamaz. Yolumdan döndüğüme
    hala inananlar varsa, onların akıllarına
    hayret ederim. Her kesimden sabit fikirlilere
    şaşarım. Asıl olan her zaman ve her konuda
    halkın isteğidir. Sağcıların kıblesi ise hep
    Amerika Birleşik Devletleri'dir. Ben de
    halkım için varım ve tüm hizmetlerimle
    onların bir memuru olmaktan kıvançlıyım.

    MEHMET AĞAR;
    Benim dürüst parti lideri imajım
    her şeyden önemlidir. Ben başka liderler gibi
    halkı kandırmak amacıyla tasarlanmış
    oyunlara girmem. Bu benim için sakınılacak
    bir görünümdür. Ekonomiyle ve borsayla
    görevim gerektiği kadar ilgilenirim. Halkımla
    içli dışlıyım ve bu ilişkilerim sayesinde
    toplumda değerli bir yerim var. Sanılmasın ki
    yakın çevremi ihya ederim...

    ŞİMDİ DE İLK SATIRDAN İTİBAREN BİRER SATIR ATLAYARAK OKUYUN.
    BAKALIM BEĞENECEK MİSİNİZ?






    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  2. #2
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    Kraliçe Elizabeth ile Erdoğan

    Kraliçe Elizabeth ile Erdoğan arasinda geçen ilginç diyalog:

    Erdoğan, kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş.
    Kraliçe de "Çevremi akıllı insanlarla doldurmak" cevabını vermiş.
    Erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup
    olmadıklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş.
    Kraliçe, "Onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum" diye
    yanıtlamış ve "İzin verin göstereyim" demiş.
    Hemen Tony Blair'i aramış :
    -Sayın Başbakan, lütfen bu soruya cevap verin: Annenizin bir çocuğu
    var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız, ne de erkek
    kardeşiniz.Bu durumda kimdir bu?
    Tony Blair: -Bu benim majesteleri demiş.
    Kraliçe: -Doğru, teşekkürler, iyi çalışmalar Sayın Başbakan demiş.
    Daha sonra Erdoğan'a dönerek: -Gördünüz mü Sayın Erdoğan?
    -Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu metodunuzu kesinlikle
    kullanacağım. diyerek oradan ayrılmış. Yurda dönüşünde hemen Maliye Bakanı meşhur mısırcı ve yumurtacı Kemal Unakıtan'ı yanına çağıran Erdoğan, "Kemal Abi,sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum" demiş.
    Unakıtan: -Tabii Tayyip,buyur?
    Erdoğan: -Annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var ve bu çocuk senin ne kız ne de erkek kardeşin. Kimdir bu?
    Unakıtan sağa bakmış, sola bakmış, düşünmüş taşınmış ve en sonunda:
    -Valla Recep bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem? demiş.
    Erdoğan kabul etmiş ve Unakıtan oradan ayrılmış, vakit kaybetmeden
    Bakanlar Kurulu'nu toplantiya çağırmış, saatlerce bu soru üzerinde
    düşünmüşler,kafa yormuşlar ama kimse bir cevap bulamamış.
    En sonunda Kemal Unakıtan Kemal Derviş'i aramış ve durumu açıkladıktan
    sonra: -Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu?
    Kemal Derviş: -Bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim!
    Cevabı alan Unakıtan hemen Erdoğan'i arayarak:-Cevabı buldum efendim, doğru cevap Kemal Derviş! demiş.
    Tayyip büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş: -Yanlış cevap aptal adam! Doğru cevap Tony Blair olacaktı!
    Arkadaş, çevrem salaklarla dolu benim! demiş....




    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  3. #3
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCANIN ÇEŞİTLİ VERSİYONLARI...

    Çin'li Versiyon

    Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
    yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de
    yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın
    çal oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca
    sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı
    geçirirken, Ağustos Böceği açlık ve soğuktan iki gün
    sonra vefat eder.!



    Fransız Versiyon

    Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
    yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de yan gelir
    yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal
    oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca sıcacık
    yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirmeye
    hazırlanırken kapı çalar. Bakar elinde bavulu Ağustos
    Böceği:
    - Ne haber aptal komşum, kışı geçirmek için Karayip
    Adalarına gidiyorum da bir isteğin varmı diye sorayım
    dedim. Hadi bana eyvallah.!



    Türk Versiyon

    Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
    yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de yan gelir
    yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal
    oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca
    sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı
    geçirirken, Ağustos Böceği bir basın toplantısı
    düzenleyerek etrafta onca aç ve üşüyen varken
    karıncalar nasıl bir vurdum duymazlıkla sıcacık
    yuvalarında yaşayabiliyorlar, diye olayı kamuoyunun
    vicdanına sunar. ATV, KANAL D, STAR TV leri zavallı aç
    ve açıktaki Ağustos Böceği ile karnı tok sırtı pek
    karıncanın resimlerini yan yana yayınlayarak tarafları
    tartışmaya davet eder. Türkiye olayın şokunu
    yaşamaktadır. Nerededir bu devlet? (YBKD) Yeşil
    Böcekleri Koruma Derneğinden bir temsilci ATV Deki
    TEKE TEK programına çıkarak 30 yıldır çektikleri
    sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından
    kaynaklandığını anlatır. Dünyanın en tanınmış Nobel
    adayı yazarımız ORHAN PAMUK ve tanınmış aydınlarımız
    olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye yi
    kınarlar. Konu Bakanlar Kurulu nda tartışmaya açılır
    ve Başbakan KANAL D ye verdiği özel demecinde daha
    önceki hükümetler tarafından bunca
    yıldır sorunları gözardı edilen değerli Ağustos Böceği
    kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah
    içerisinde yaşamaları için gerekenler yapılacaktır.

    Diğer yandan REHA MUHTAR karıncayı canlı yayına
    çıkararak reklamını yapmak için zavallı bir Ağustos
    Böceğini Içler acısı durumundan yararlanmaya
    utanmıyormusun, diye bir güzel haşlar. Ertesi akşam
    TEKE TEK de ise:
    Ağustos Böceğinden yürüttüğün para ve yiyecekleri
    nereye sakladın? Öt çabuk, diye FATİH ALTAYLI dan bir
    güzel Dayak yer. Karınca en sonunda çareyi yurtdışına
    kaçmakta bulur, ve Ağustos Böceği onun evine yerleşir.
    Yiyeceklerine Konar, eşyalarının üzerine yatar ve
    refat içerisinde gül gibi yaşar gider.. Vee güzel
    ülkemizde tarafsız ve doğrucu (!) Medyamız sayesinde
    adelet yerini bulur. (mu?)







    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  4. #4
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    ŞU BİZİMÜNLÜLERİN GAFLARI

    Biliyorsunuz, bizde herkes ünlüdür ve her fırsatta da fikirlerini beyan ederler. Anlayacağınız, boşboğazlık yaparlar. Tabii bu arada da komik duruma düşmüyor değiller. İşte size bunlardan birkaç örnek. Sabah gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ'dan aşağıya aktardıklarım. Keyifle okumanız dileği ile.....


    Erman Toroğlu: Ben sana yandan gelir Şansal bi korum, seni kaleye sokarım.
    Esra Özmen: (Seyircilere bakarak) Ayy ne hoş, bugün hem erkekler hem kadınlar çoğunlukta.
    İbrahim Tatlıses: Ben yellenebiliyorum, ya siz? (Stüdyo sıcağından korunmak için elindeki kartonu sallarken...)
    Özcan Deniz: Bana kurulan komploların haddi var, hesabı yok.
    Seda Sayan: Bugün çok önemli bir konuğum var. Ama önce daha önemsiz biri gelecek: Safiye Soyman!..
    Hulki Cevizoğlu: Sayın Bush, isterlerse cevap haklarını kullanmak üzere stüdyomuza konuk olarak gelebilir.
    Yıldız Tilbe: Hiç üç çocuk babası gibi durmuyorsun... Hakan Ural: Zaten iki çocuğum var...
    Özcan Deniz: Valla kıllarım diken diken oldu.
    Şenay Akay: Beni kötü aletlerine emel etmeye çalışanlar var.
    İsmail Türüt: Bende simetrik hastalığı var. Misal; evde bir ampul yansın, yenisini takmadan uyuyamam...
    Ece Erken: Boyunda çıkan atadamarlardan her biri...
    Tuğba Altıntop: Ben kiralık anne miydim? Çocuklarımı yedi yıl karnımda taşıdım...
    Yasemin Bozkurt: (Kadının Sesi programında) Aman Allah'ım, yakışıklı bir kadın görüyorum...
    İbrahim Tatlıses: Arka kafamı nereye vurduğumu hatırlamıyorum...
    Çağla Şikel: Naomi'nin yanında 10 dakika kaldıysam, 80 dakika telefonla konuşmuştur...
    Mahmut Tuncer: Onun adı bir balık, onun adı balıkta yüzen bir şey, onun adı... Yunus Bülbül geliyor...
    Petek Dinçöz: Ramazan bizim estetik tarihimizdir. (Sanatçıların Ramazan ayında estetik yaptırmalarını yorumlarken...)
    Asena: Elimde olmayaraktan dilim sürtmüş olabilir...
    Ceylan: Benim kitleyicim türkü söylememi istiyor...
    Hilal Cebeci: Yani ben katil değilim ki, katil olsam seve seve gelirdim ama bu sebepten dolayı gelmek olmadı...
    Gizem Özdilli: Ben deniz ürünlerini severim. Mesela balık, tavuk yerim...
    Ebru Yaşar: Türkiye'de erkek ses sanatçısı çok fazla. Zaten erkekler pek showgirl'lük yapmıyor.
    Sibel Turnagöl: Zaten her zaman ya onu bana soruyorlar ya da bana onu soruyorlar.
    İbrahim Tatlıses: Lütfen sanatçının motorizasyonunu bozup, demorize etmeyin!


    NOT:BU ARADA; İKİNCİ AVATAR OLAN VİRÜS AVATARI TAMAMEN ŞAKADIR, SAZANLIK YAPIP DA İNANMAYIN DİYE YAZIYORUM...İSTERSENİZ BAZI ARKADAŞLARINIZA KULLANABİLİRSİNİZ...










    BYE
    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  5. #5
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    PSIKOLOJIK SALDIRI

    Hikayeye göre, bir Alman,bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar.

    Alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar. Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır.

    İtalyan hemen atılır, "Öyle olmaz" der ve hardalı makarna şeklinde ufak parçalar halinde bölerek köpeğe yedirmeye çalışsa da, hayvanın ağzı yine yandığından o da başaramaz.

    Fransız da konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşsa da, bu uygulama ile de bir sonuç alamaz.

    Sıra İngiliz'e geldiğinde, İngiliz önce köpeği okşayarak yanına çeker, sırtını sıvazlar, sonra, hardalı topak yaparak hayvanın poposuna yapıştırır. Köpek ardı yandıkça başlar hardalı yalamaya, kısaca, canı yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bıtırır.

    Akıllı ülkeler, hedef ülkeleri, istedikleri çizgide tutabilmek icin, onlara hardalı öyle yedirirler ki, o ülkeler, neyi yediklerinin farkına vardıklarında iş işten çoktan geçmiş olur!








    PEKİ BİZE HARDALI KİM YALATTIRIYOR SİZCE?



    DÜŞÜN DÜŞÜN .......... İŞİN İŞTE...



    bye
    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  6. #6
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    Niye ALO Deriz?

    Telefonda hemen hemen hergün kimbilir kaç kez kullandığımız "Alo" sözcüğü, gerçekte bir sevgilinin kısaltılmış adıdır. Sevgilinin tam adı Allessandra Lolita Oswaldo'dur. Bu sevimli genç kız, telefonu icat eden, A.Graham Bell'in sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti. Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo'dan başkası olamayacağını bildiğinden Graham Bell, telefonu açar açmaz "Allessandra Lolita Oswaldo" diyordu. Bell, zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye başladı ve telefonu her açışında onu "Ale Lolos" diye karşıladı. Çalışmaları uzadıkça Graham Bell, sevgilisinin adını daha da kısalttı ve öne iki heceli bir ad buldu. Bu kısa ad "Alo" idi. Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan başka birşey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham Bell'i telefonuyla başbaşa bırakıp onu terketti.Yaşlı Bell, sevgilisinin birgün onu arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamıştı. Graham Bell'i artık başka kişiler de arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu "Alo" diyerek açıyor ve artık herkes "Alo" diyordu. O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell'in anısına saygı olarak "Alo" demeye başladı. Bugün tümümüzün kullandığı "Alo" sözcüğü işte o günlerden günümüze uzanmaktadır.




    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  7. #7
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    Burçların Kötü Yönleri

    Sürekli burçalarin iyi yönleri dile getirilir. Oysa her burcun kendine göre kötülükleri de var. Yazımızda özellikle ilişkileriniz için önemli ip uçları bulabilirsiniz...

    KOÇ
    - Sana kalsa dünyada herkes aptal bi sen akıllı dimi !!! Millete öğütler verir ukalalık taslar, önüne yemek koysan beğenmez... allah düşmanların başına vermesin...

    BOĞA
    - Sen ayrı bi panel konususun... kafayı ince iş yapmakla bozmuş sanki dünyayı bu kurtaracak.... inatçı mı inatçı, dik kafalı... komünistsin sen yaa!!!

    İKİZLER
    - Sen hızlı ve pratik düşünebiliyorsun, ama insanlar seni bunun için diil bisexuel olduğun için seviyolar.. kendinden çok şey verip karşısdakinden az şey bekliyorsun yani salaksın... ayrıca çoğu şizofrenin de ikizler burcundan çıktığı söyleniyor, bilgine...

    YENGEÇ
    - Sen sempatik ve başkalarının problemleriyle ilgilenir görünmeye çalışan son derece yapmacık birisin, ama biz bu sahte şirinlik numaralarını yemeyiz... Bu arada akıl hastanelerindekilerin %90'ının yengeç burcu olduğu söyleniyor! Haberin olsun!

    ASLAN
    - Sen kendini dünyanın zirvesindeki kusursuz insan sanmaya devam et, ohoooo millet senle ne dalga geçiyor haberin yok... Eleştiriye hiç gelemeyen, kendini beğenmis zavalli aslan parçası, sen kendini bir odaya kapat ve hayatının geri kalanını aynada oranı buranı seyrederek geçir bakalım....

    BAŞAK
    - Sen pek aklıbaşında otoriter biri olduğun için dağınıklığı pek sevmezsin di mi? Ama senin her tarafı didik didik kontrol etme huyundan millete fenalık geldi! Amma soğuk, ruhsuz tipsin yaa sen, zaten sevişirken uyuyakalabilen birinden başka ne beklenir ki?

    TERAZİ
    - Sen sanatçı ruhlu olduğun için apayrı saçma salak bi boyutta yaşıyorsun... Böyle aklı bir karış havada gezen adamın iş bulması da pek muhtemel değil, ömrünün sonuna kadar aylak aylak gezersin, sonunda da her büyük sanatçı gibi "kimse beni anlamadı" diye çıldırırsın yarım aklın da gider

    AKREP
    - Sen hele sen! Berbatların içinde en berbat olan! İçten pazarlıklı, kıskanç, ahlak anlayışı sıfır! Çoğu Akrep'in eninde sonunda korkunç bir cinayete kurban gittiğini duymuş muydun?

    YAY
    - Sen herşeyin iyi tarafını gören şenşakrak bir tipsin, kendini buna alıştırmışsın ne de olsa yeteneksizliğini ve şanssızlığını başka türlü örtemezsin değil mi? Çoğu Yay burcu zaten alkoliktir. Seni adam yerine koyup bu kadar yazanda kabahat...

    OĞLAK
    - Sen tutucu ve risk almaktan kaçan birisin. Böyle biri dünyada ne diye yer işgal eder ki! Şöyle bir etrafına bak bakalım hangi kayda değer insanın Oğlak burcundan çıktığı görülmüş?

    KOVA
    - Sen güya çok atak birisin ya, birşeyi elde etmek için her türlü yalanı söylüyorsun, ama yalanı bile beceremiyorsun. Aynı hataları döne döne yapıyorsun çünkü kafasızsın. Ne sinirleniyorsun? Doğruları söyleyince kabahat oluyo di mi...

    BALIK
    - Senin maşallah hayalgücün pek gelişmiştir. Sürekli FBI'dan ya da CIA'den birilerinin peşinde olduğunu düşüne düşüne sonunda kafayı yiyceksin. Ama sen en iyisi hayallerinle başbaşa kal, nasılsa arkadaşlarının arasında en ufak bir dikkat çeken tarafın yok, kendine güveni olmayan öyle sessiz sedasız bir tipsin işte...





    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  8. #8
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90
    Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir?
    Cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir.(lise 1)

    Kimlere zekat verilmez?
    Cevap: Şeytana.(ilkokul 5)

    Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı kaça ayrılır?
    Cevap : Üçe; kara, deniz, hava kuvvetleri.(orta 3)

    Mondros'u açıklayınız?
    Cevap: Mondros kimdir bilmiyom (Orhan/8)

    İneğin midesi kaç bölümdür?
    Cevap: İki oda bir salon bir mutfak (ortaokul 1)

    Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
    Cevap: Elektrik akimindan (Yasar/lise 3)

    Üremeyi açıklayınız?
    Cevap: Anne ve babanın gece yaptığı işe üreme denir (Gülsah/lise 1)

    Canlıların ortak özellikleri nelerdir?
    Cevap: Yol, su, camii, mezarlık

    Orta Asya'dan göçün sebepleri nelerdir?
    Cevap: Ellektirik kesintisi (Gülümser/6)

    Türkiye'nin geçitlerini yazınız?
    Cevap: Alt geçit, Üst geçit, Yaya geçidi (Serkan/7)

    Kanuni Fransa'ya neden kapütilasyon tanımıştır?
    Cevap: Bir kadına yardım etmek için (Berat/ilkokul)

    Güney Doğu Anadolu bölgesinde petrol nerelerden çikartılır?
    Cevap: Petrol Raman ve Gazmandan çikartılır (filiz/ortaokul 2)

    İzmir'i kim işgal etti?
    Cevap: Gazeteci Hasan Tahsin (Baris/orta3)

    Ailenin reisi kimdir?
    Cevap: Anam (Sabri/ilkokul3)

    Koşma nedir?
    Cevap: Yürümenin hızlı şekline koşma denir (samet/lise1)

    Canlıların en küçügüne ne ad verilir?
    Cevap: Bebek (odbs)

    Kasabayı kim yönetir?
    Cevap: Şerif ve adamları (Kamil/ilkokul5)

    Mübarek geceler hangileridir yazınız?
    Cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi (Hatice/ilkokul5)

    Fabl nedir?
    Cevap: Bilinmiyor





    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  9. #9
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    Şiirlerimiz de Chat'e uydu

    Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim

    Sessiz,can sıkıntılı bir ortamda vazcaydım bilgisayarımı iş için kullanmaktan.
    Ve artık bilgisayarımda "Başlangıç" a ilave edilmişti Chat odam.
    Ben seninle bir gün o odada chat yapma ihtimalini sevdim..
    Sana şiirler biriktiriyordum "Belgelerim" klasöründe..
    Ama sen yoktun...
    Ben, senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.

    Ne zaman karşısına otursam bilgisayarımın
    ICQ da Online olma ihtimalini sevdim
    Password ü yazmamla başlayan.
    Ömrümün en uzun
    Ömrümün en kısa
    Ömrümün en çocuk
    Ömrümün en ihtiyar zamanlarını bekliyordum
    Çünkü sonunda sen orada oluyordun, Online oluyordun ..

    Ben senden Email alma ihtimalini sevdim.
    Ben seninle bir gün okullara 200 metreden uzak bir netcafede,
    Ben seninle ofisteki kalabalığın ortasındaki masamda,
    Ben seninle kimsenin bilmek zorunda olmadığı sessiz odamda, chatte olma
    ihtimalini sevdim
    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Ben senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.

    Ben seni hiç sevmedim ki..
    Yorgun akşamlarda yaptığımız chat leri sevdim
    Bir çiçek scriptini, bir gül scriptini sevdim
    Bir de yıldızları sevdim
    Download alanlarından gelip bilgisayarımda durdular.
    Ben seni hiç sevmedim ki.

    Beni kicklediğinde auto join olmayı sevdim
    Taşları sevdim başıma vurduğunda
    Ağlamayı sevdim disconnect olduğumda
    Yalnız olduğumu anladığımda
    Odayı yeniden kurmayı sevdim
    Ben sen hiç sevmedim ki.

    "Kuş" lara caps lock u öğretmeni sevdim
    Action larla konuşmanı.
    İnsana hatırlatmanı ;
    Chat in bir adının da "geyik" olmadığını.
    Ben seni hiç sevmedim ki.

    Düştüğün zaman
    Düşmeni sevdim
    Serveri sevdim geldiğin zaman
    Kalmanı sevmedim;
    Korkuyordum sana alışmaktan..
    Yine de sevdim gülümsemeyi
    "bye" deyip ayrılışının ardından.

    Ben seni hiç sevmedim ki.
    Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim..
    Ben chat'lersem adam gibi chat'lerim.







    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

  10. #10
    Member
    Üyelik tarihi
    Apr 2007
    Yer
    İSTANBUL
    Mesajlar
    90

    Felsefi Yaklaşım

    Felsefi Yaklaşım

    KLASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim"

    NEOKLASİK TEPKİ: "Şeker kardeşim sıraya geçiver"

    REALİST TEPKİ: "Sıra var"

    SURREALİST TEPKİ: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?"

    ROMANTİK TEPKİ: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz"

    NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç"

    MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da"

    POST-MODERN: "Sırana geç lan ayı!"

    UZLASIMCI: "Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi"

    DEVRİMCİ: "Alt yapı sorunları çozülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek"

    KADERCİ: "iki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür"

    FELSEFECİ (septik-kuşkucu): "Ön ve arka kavramları gorecelidir.O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir"

    KANT'CI: "Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa,adam yok olur"

    KOTÜMSER VAROLUŞCU: "Herkes bir gun ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek"

    İYİMSER VAROLUŞCU: "Sıkmayın canınızı,su anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor"

    HUMANİST: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince,aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz."




    KİMSEYİ KIRMAMAK VE ÜZMEMEK ŞARTIYLA DİLEDİĞİN HERŞEYİ YAŞA! BİRGÜN ÇEKİP GİDERKEN GERİDE NE AKLIN KALSIN , NE DE SENİN YÜZÜNDEN KIRILMIŞ BİR YÜREK!

Sayfa 1/8 123 ... SonSon

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1 ©2011, Crawlability, Inc.