İLGİNÇ OLAN HER ŞEY BURADA...
GEORGE BUSH:
Türkiye bizim her zaman dostumuz
olan bir ülkedir. Hep onurlu ve bizimle eşit
olmak istemiştir, bunu biliyoruz. Çıkarlarımız
her şey demek değil. Dünya barışının sürekliliği
için Türkiye'yi de, diğer yoksul ülkeleri de
dostça selamlıyoruz. Bu yolda tüm birikimimizi
kullanmak zorundayız. Türkiye bizim kö-
tü ve iyi günde müttefikimizdi, bir nevi ai-
lemizdir.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN;
Koltuğumda biraz daha oturmak için
kimseden istekte bulunmam. Demokrasi için
ne gerekirse yaparım. Çünkü hırstan
arınmak zorundayız. Çağdaş uygarlık yolunda
coşmuş bir insanım. Bensiz bir Türkiye
de pekala güzel yönetilebilir. Bunun aksini
düşünemiyorum. Kendim için bir şey
istiyorsam namerdim. Tersi olsaydi derdim ki;
istiyorum, evet yeniden istiyorum!
DEVLET BAHÇELİ;
Bizim amacımız bu yoksul halkın
şikayetlerini dinlemek ve çözmektir. Asla
şovenizm duygularını kabartmak
davası gütmeyiz. Kardeş kavgasını körüklemek
ve bu yolda kadrolaşmayı sağlamak-
tan kaçınırız. Hedefimiz umut aşılamak-
tır. Bize faşist diyerek saldıranlarn
haksızlık ettiklerini düşünüyoruz. Onların siyasal
hayatı bitecek.
DENİZ BAYKAL;
Benim solcu bir politikacı olduğuma
kuşku duyulamaz. Yolumdan döndüğüme
hala inananlar varsa, onların akıllarına
hayret ederim. Her kesimden sabit fikirlilere
şaşarım. Asıl olan her zaman ve her konuda
halkın isteğidir. Sağcıların kıblesi ise hep
Amerika Birleşik Devletleri'dir. Ben de
halkım için varım ve tüm hizmetlerimle
onların bir memuru olmaktan kıvançlıyım.
MEHMET AĞAR;
Benim dürüst parti lideri imajım
her şeyden önemlidir. Ben başka liderler gibi
halkı kandırmak amacıyla tasarlanmış
oyunlara girmem. Bu benim için sakınılacak
bir görünümdür. Ekonomiyle ve borsayla
görevim gerektiği kadar ilgilenirim. Halkımla
içli dışlıyım ve bu ilişkilerim sayesinde
toplumda değerli bir yerim var. Sanılmasın ki
yakın çevremi ihya ederim...
ŞİMDİ DE İLK SATIRDAN İTİBAREN BİRER SATIR ATLAYARAK OKUYUN.
BAKALIM BEĞENECEK MİSİNİZ?
[
[
[
Kraliçe Elizabeth ile Erdoğan
Kraliçe Elizabeth ile Erdoğan arasinda geçen ilginç diyalog:
Erdoğan, kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş.
Kraliçe de "Çevremi akıllı insanlarla doldurmak" cevabını vermiş.
Erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup
olmadıklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş.
Kraliçe, "Onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum" diye
yanıtlamış ve "İzin verin göstereyim" demiş.
Hemen Tony Blair'i aramış :
-Sayın Başbakan, lütfen bu soruya cevap verin: Annenizin bir çocuğu
var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız, ne de erkek
kardeşiniz.Bu durumda kimdir bu?
Tony Blair: -Bu benim majesteleri demiş.
Kraliçe: -Doğru, teşekkürler, iyi çalışmalar Sayın Başbakan demiş.
Daha sonra Erdoğan'a dönerek: -Gördünüz mü Sayın Erdoğan?
-Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu metodunuzu kesinlikle
kullanacağım. diyerek oradan ayrılmış. Yurda dönüşünde hemen Maliye Bakanı meşhur mısırcı ve yumurtacı Kemal Unakıtan'ı yanına çağıran Erdoğan, "Kemal Abi,sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum" demiş.
Unakıtan: -Tabii Tayyip,buyur?
Erdoğan: -Annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var ve bu çocuk senin ne kız ne de erkek kardeşin. Kimdir bu?
Unakıtan sağa bakmış, sola bakmış, düşünmüş taşınmış ve en sonunda:
-Valla Recep bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem? demiş.
Erdoğan kabul etmiş ve Unakıtan oradan ayrılmış, vakit kaybetmeden
Bakanlar Kurulu'nu toplantiya çağırmış, saatlerce bu soru üzerinde
düşünmüşler,kafa yormuşlar ama kimse bir cevap bulamamış.
En sonunda Kemal Unakıtan Kemal Derviş'i aramış ve durumu açıkladıktan
sonra: -Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu?
Kemal Derviş: -Bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim!
Cevabı alan Unakıtan hemen Erdoğan'i arayarak:-Cevabı buldum efendim, doğru cevap Kemal Derviş! demiş.
Tayyip büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş: -Yanlış cevap aptal adam! Doğru cevap Tony Blair olacaktı!
Arkadaş, çevrem salaklarla dolu benim! demiş....
[
[
:al:
AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCANIN ÇEŞİTLİ VERSİYONLARI...
Çin'li Versiyon
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de
yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın
çal oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca
sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı
geçirirken, Ağustos Böceği açlık ve soğuktan iki gün
sonra vefat eder.!
Fransız Versiyon
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de yan gelir
yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal
oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca sıcacık
yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirmeye
hazırlanırken kapı çalar. Bakar elinde bavulu Ağustos
Böceği:
- Ne haber aptal komşum, kışı geçirmek için Karayip
Adalarına gidiyorum da bir isteğin varmı diye sorayım
dedim. Hadi bana eyvallah.!
Türk Versiyon
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini,
yiyeceklerini hazır eder, Ağustos Böceği de yan gelir
yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal
oynasın yazı geçirir. Veee Kış gelir.. Karınca
sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı
geçirirken, Ağustos Böceği bir basın toplantısı
düzenleyerek etrafta onca aç ve üşüyen varken
karıncalar nasıl bir vurdum duymazlıkla sıcacık
yuvalarında yaşayabiliyorlar, diye olayı kamuoyunun
vicdanına sunar. ATV, KANAL D, STAR TV leri zavallı aç
ve açıktaki Ağustos Böceği ile karnı tok sırtı pek
karıncanın resimlerini yan yana yayınlayarak tarafları
tartışmaya davet eder. Türkiye olayın şokunu
yaşamaktadır. Nerededir bu devlet? (YBKD) Yeşil
Böcekleri Koruma Derneğinden bir temsilci ATV Deki
TEKE TEK programına çıkarak 30 yıldır çektikleri
sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından
kaynaklandığını anlatır. Dünyanın en tanınmış Nobel
adayı yazarımız ORHAN PAMUK ve tanınmış aydınlarımız
olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye yi
kınarlar. Konu Bakanlar Kurulu nda tartışmaya açılır
ve Başbakan KANAL D ye verdiği özel demecinde daha
önceki hükümetler tarafından bunca
yıldır sorunları gözardı edilen değerli Ağustos Böceği
kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah
içerisinde yaşamaları için gerekenler yapılacaktır.
Diğer yandan REHA MUHTAR karıncayı canlı yayına
çıkararak reklamını yapmak için zavallı bir Ağustos
Böceğini Içler acısı durumundan yararlanmaya
utanmıyormusun, diye bir güzel haşlar. Ertesi akşam
TEKE TEK de ise:
Ağustos Böceğinden yürüttüğün para ve yiyecekleri
nereye sakladın? Öt çabuk, diye FATİH ALTAYLI dan bir
güzel Dayak yer. Karınca en sonunda çareyi yurtdışına
kaçmakta bulur, ve Ağustos Böceği onun evine yerleşir.
Yiyeceklerine Konar, eşyalarının üzerine yatar ve
refat içerisinde gül gibi yaşar gider.. Vee güzel
ülkemizde tarafsız ve doğrucu (!) Medyamız sayesinde
adelet yerini bulur. (mu?)
[
[
[
[[[
ŞU BİZİMÜNLÜLERİN GAFLARI
Biliyorsunuz, bizde herkes ünlüdür ve her fırsatta da fikirlerini beyan ederler. Anlayacağınız, boşboğazlık yaparlar. Tabii bu arada da komik duruma düşmüyor değiller. İşte size bunlardan birkaç örnek. Sabah gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ'dan aşağıya aktardıklarım. Keyifle okumanız dileği ile.....
Erman Toroğlu: Ben sana yandan gelir Şansal bi korum, seni kaleye sokarım.
Esra Özmen: (Seyircilere bakarak) Ayy ne hoş, bugün hem erkekler hem kadınlar çoğunlukta.
İbrahim Tatlıses: Ben yellenebiliyorum, ya siz? (Stüdyo sıcağından korunmak için elindeki kartonu sallarken...)
Özcan Deniz: Bana kurulan komploların haddi var, hesabı yok.
Seda Sayan: Bugün çok önemli bir konuğum var. Ama önce daha önemsiz biri gelecek: Safiye Soyman!..
Hulki Cevizoğlu: Sayın Bush, isterlerse cevap haklarını kullanmak üzere stüdyomuza konuk olarak gelebilir.
Yıldız Tilbe: Hiç üç çocuk babası gibi durmuyorsun... Hakan Ural: Zaten iki çocuğum var...
Özcan Deniz: Valla kıllarım diken diken oldu.
Şenay Akay: Beni kötü aletlerine emel etmeye çalışanlar var.
İsmail Türüt: Bende simetrik hastalığı var. Misal; evde bir ampul yansın, yenisini takmadan uyuyamam...
Ece Erken: Boyunda çıkan atadamarlardan her biri...
Tuğba Altıntop: Ben kiralık anne miydim? Çocuklarımı yedi yıl karnımda taşıdım...
Yasemin Bozkurt: (Kadının Sesi programında) Aman Allah'ım, yakışıklı bir kadın görüyorum...
İbrahim Tatlıses: Arka kafamı nereye vurduğumu hatırlamıyorum...
Çağla Şikel: Naomi'nin yanında 10 dakika kaldıysam, 80 dakika telefonla konuşmuştur...
Mahmut Tuncer: Onun adı bir balık, onun adı balıkta yüzen bir şey, onun adı... Yunus Bülbül geliyor...
Petek Dinçöz: Ramazan bizim estetik tarihimizdir. (Sanatçıların Ramazan ayında estetik yaptırmalarını yorumlarken...)
Asena: Elimde olmayaraktan dilim sürtmüş olabilir...
Ceylan: Benim kitleyicim türkü söylememi istiyor...
Hilal Cebeci: Yani ben katil değilim ki, katil olsam seve seve gelirdim ama bu sebepten dolayı gelmek olmadı...
Gizem Özdilli: Ben deniz ürünlerini severim. Mesela balık, tavuk yerim...
Ebru Yaşar: Türkiye'de erkek ses sanatçısı çok fazla. Zaten erkekler pek showgirl'lük yapmıyor.
Sibel Turnagöl: Zaten her zaman ya onu bana soruyorlar ya da bana onu soruyorlar.
İbrahim Tatlıses: Lütfen sanatçının motorizasyonunu bozup, demorize etmeyin!
NOT:BU ARADA; İKİNCİ AVATAR OLAN VİRÜS AVATARI TAMAMEN ŞAKADIR, SAZANLIK YAPIP DA İNANMAYIN DİYE YAZIYORUM...İSTERSENİZ BAZI ARKADAŞLARINIZA KULLANABİLİRSİNİZ...
[
[
[
[
BYE
Şiirlerimiz de Chat'e uydu
Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim
Sessiz,can sıkıntılı bir ortamda vazcaydım bilgisayarımı iş için kullanmaktan.
Ve artık bilgisayarımda "Başlangıç" a ilave edilmişti Chat odam.
Ben seninle bir gün o odada chat yapma ihtimalini sevdim..
Sana şiirler biriktiriyordum "Belgelerim" klasöründe..
Ama sen yoktun...
Ben, senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.
Ne zaman karşısına otursam bilgisayarımın
ICQ da Online olma ihtimalini sevdim
Password ü yazmamla başlayan.
Ömrümün en uzun
Ömrümün en kısa
Ömrümün en çocuk
Ömrümün en ihtiyar zamanlarını bekliyordum
Çünkü sonunda sen orada oluyordun, Online oluyordun ..
Ben senden Email alma ihtimalini sevdim.
Ben seninle bir gün okullara 200 metreden uzak bir netcafede,
Ben seninle ofisteki kalabalığın ortasındaki masamda,
Ben seninle kimsenin bilmek zorunda olmadığı sessiz odamda, chatte olma
ihtimalini sevdim
Ben seni hiç sevmedim ki.
Ben senin benimle chat yapabilme ihtimalini sevdim.
Ben seni hiç sevmedim ki..
Yorgun akşamlarda yaptığımız chat leri sevdim
Bir çiçek scriptini, bir gül scriptini sevdim
Bir de yıldızları sevdim
Download alanlarından gelip bilgisayarımda durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Beni kicklediğinde auto join olmayı sevdim
Taşları sevdim başıma vurduğunda
Ağlamayı sevdim disconnect olduğumda
Yalnız olduğumu anladığımda
Odayı yeniden kurmayı sevdim
Ben sen hiç sevmedim ki.
"Kuş" lara caps lock u öğretmeni sevdim
Action larla konuşmanı.
İnsana hatırlatmanı ;
Chat in bir adının da "geyik" olmadığını.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Düştüğün zaman
Düşmeni sevdim
Serveri sevdim geldiğin zaman
Kalmanı sevmedim;
Korkuyordum sana alışmaktan..
Yine de sevdim gülümsemeyi
"bye" deyip ayrılışının ardından.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim..
Ben chat'lersem adam gibi chat'lerim.
[
[
[