Sayfa 3/3 İlkİlk 123
29 sonuçtan 21 ile 29 arası

Aşk masalı...

  1. #21
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Hayatın Değeri

    Acil servisteydim. Mesleğe yeni başlamanın heyecan ve zevkini yaşıyor, 'doktor bey' hitabına alışmaya çalışıyordum. Her büyük hastahanenin acil servisinde olduğu gibi, burada da nöbet hareketli geçiyordu. Tecrübeli uzman hekimlerin yanında, bana pek sorumluluk düşmüyordu. Ben sadece olup bitenleri dikkatlice izleyerek tecrübe kazanmaya çalışıyordum.
    Saat gecenin bir buçuğuydu. İki bayan, kollarından tuttukları, 16-17 yaşlarında, esmer, topluca bir delikanlıyı hastahaneye getiriyordu.

    Delikanlının babası olduğu anlaşılan bir bey arkalarından soluk soluğa geliyor, bir yandan da şöyle sesleniyordu:
    -Kurtarın yavrumu, kurtarın çocuğumu!

    Nöbetçi doktor, gecenin yorgunluğuyla gömüldüğü koltuğundan doğruldu. Bu arada hemşireler yeni gelenleri karşılıyordu. Ben doktorun yanında ayakta bekliyordum. Adam konuşmaya devam ediyordu:
    -Doktor bey, oğlum intihar niyetiyle ilâç içmiş. Annesi fark edince, hemen getirdik.

    -Aldığı ilâçlar yanınızda mı?

    Adam, ceketinin ceplerinden hap kutularını çıkarıp doktora gösterdi.

    -Şu haptan on beş-yirmi tane, şundan on kadar, şundan da üç-beş tane içmiş.

    -Ne zaman içtiğini biliyor musunuz?

    -İki saat kadar olmuş.

    Doktor hap kutularını uzun uzun inceledikten sonra, bir delikanlıya, bir de kutulara baktı. Ardından kafasını sağa sola sallayıp yüzünü buruşturarak:
    -Hımm! Yazık, çok yazık!

    Aile endişe ve merak içinde, doktorun bir şeyler söylemesini bekliyor, ama doktordan ses çıkmıyordu. Bense, gencin midesini yıkayacağımızı düşünüyordum.

    Kısa süren bir sessizlik, babanın sorusuyla bozuldu:
    -Ne yapacağız doktor bey?

    Doktorun yüzü gerginleşti. Bakışlarını ümitsizce kaldırdı. Dudaklarını ısırdı. Başını çaresizce sağa sola salladı. Elleriyle de çaresizlik işareti yaptı.

    Ağzından dökülen son sözler, hasta ve yakınları için kurşun gibiydi.
    -Üzgünüm! Yapılacak bir şey yok. Hem bu ilâçlar... Üstelik de geç kalmışsınız.

    Ben göz ucuyla aileye baktım. Hepsinin gözleri fal taşı gibi açılmış, beti benzi atmıştı. Delikanlının yüzü korkuyla gerilmişti. Annesi ve kız kardeşinin desteğiyle ayakta zor duran delikanlı, birden doğrulup pür dikkat doktora baktı Doktorun ifadelerindeki kesinliği ve yüzündeki ciddiyeti görünce sarsıldı Dizlerinin bağı çözülmüşçesine kendini yere bıraktı Aile fertlerinin ayakta duracak mecalleri kalmamış olacak ki her biri bir kenara çöktü.

    Baba ve anne bir şeyler mırıldanıyorlardı Uzun süren bir suskunluk ve şaşkınlıktan sonra:
    - Ne olacak doktor bey Hiçbir şey yapamaz mısınız ?

    -Artık çok geç. Bu durumda maalesef bir şey yapamayız. Yapsak da yararı olmaz Herhalde bir saate kadar hastayı kaybederiz. Gene de hastayı müşahede altına alalım.

    Ben de en az aile kadar şaşırmıştım. Delikanlının yüzüne bakıyordum. Ölüm endişesi ve ümitsizlik, iliklerine kadar işlemiş gibiydi. Kendimce neler hissettiğini düşündüm. Ölüme bu kadar yaklaşmak gerçekten zor bir durum olmalıydı Hem insan bir saat sonra öleceğini bilse neler düşünür neler hisseder, neler yapardı? Aslında her birimizin, ölüme bir saat yaklaşacağı an gelmeyecek miydi? Hayatın karmaşa ve med-cezirleri arasında ölüm gerçeğini nasıl da atlıyor veya kendimize uzak görüyorduk. Şimdi bu delikanlı, geçmişini arkadaşlarını ailesini düşünüyor olmalıydı. Veya ölümden sonraki hayatı; yani bir saat sonrasını Belki de arkasından neler düşünüleceğini konuşulacağını... Halbuki ne kadar çok plânı vardı. Şimdi ise, o plânları düşünmek bir yana son saatini nasıl geçireceğine dair doğru düşünme melekesini bile kaybetmiş gibiydi. Diğer taraftan, hayat devam ediyordu. İçeride yatmakta olan bir hastanın yakınları doktora bir şeyler sorarken, sedye ile bir hasta daha getiriliyordu. O ara başka bir doktor kapıdan içeri giriyordu. Biliyorum, sohbet için geliyor. Az ötede, hemşirelerin küçük teybinden, bir arabesk parça yükseliyor: Batsın bu dünya Hayatla ölümün iç içeliği galiba bu diyorum kendi kendime.

    Baba toparlandı. Yalvaran bir eda ile sorusunu tekrarladı:
    -Hiçbir şey yapamaz mısınız doktor bey? Hiç mi ümit yok? İçeri yeni giren doktor, kaş göz işaretiyle ne olduğunu sordu.

    Doktor ayağa kalkıp kesin bir ifade ile cevap verdi:
    -İntihar girişimi doktor bey. Geç kalmışlar maalesef Durum da ciddi Yapılacak bir şey kalmamış Sonra raporunu tanzim ederiz.

    Söylenenleri dikkatle dinleyen delikanlıyı ölüm gerçeği ile yüzleşmek ürkütmüştü. Pişmanlık duygusu içerisinde ve titrek bir sesle doktora'Kurtulmak için ne yapmak gerekiyorsa yapmaya hazırım. Ne olur doktor! Beni kurtarın, ölmek istemiyorum dedi. Doktor oralı bile olmadı. Ölüme bu kadar yakın bir kimseyi daha önce hiç görmemiştim. Üstelik çok da gençti. Hayalen morga gidip, gencin otopsisini düşünüyorum. Demek, karşımda duran bu diri beden birazdan ölecek, otopsi için açılacak ve biz bir rapor tanzim edip bırakacağız! Hayat ve ölüm... Yaşamak ve ölmek... Genç olmak, yaşlı olmak, hayatı anlamak, ölümü benimsemek... Hayatı ölüme bir girizgah olarak değerlendirebilmek... Ölüme her an hazır olmak... Veya kendini hazır hissetmek... Kısacası ölümü kuşanmak... Hayata ve ölüme anlam kazandırmak... Bir sürü düşünce beynime doluşuyor. Doktor oradan uzaklaştı. Ben de peşinden gittim.

    Biraz acemilik kokan bir tavırla sordum:
    -Doktor bey! Serumla bol mayi verip bir yandan da idrar söktürücülerle kanını temizleyemez miydik?

    Doktor dönüp, gözlerimin içine baktı: Kardeşim görüyorsun, burada ayakta zor duran yaşlılar bile biraz daha hayatta kalmak için mücadele ederken, bu delikanlı daha on yedi yaşında ve intihara kalkışıyor. Ölmek istiyorsa, neden ona mâni olalım? Biraz isteği ile baş başa kalsın bakalım. Ölüm ne imiş, hayat ne imiş düşünsün! Yaşamanın değerini, ailesine ne kadar acı çektirdiğini fark etsin! Dahası Allah''ı hatırlasın; kul olmayı... Ölümü ve sonrasını da tabii ki...

    Arkasından, beni bir kez daha şaşırtan bir kahkaha atıp şöyle dedi:
    -Yoksa, sende mi inandın öleceğine?

    -Ne yani, delikanlı ölmeyecek mi?

    Gülerek, ilaç kutularını gösterdi. Elindekiler, vitamin hapı, öksürük kesici ve balgam sökücülerdi

  2. #22
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Bir Dalganın Özgürlüğü

    Bir dalganın özgürlüğüydü senin aradığın. İstediğin kadar yükselmek sulardan, istediğin hızda hareket edebilmek yetisine sahip olabilmek.İstediğin gibi köpürebilmek, istediğin gibi sakinleşmek; içinden geldiğince yaşamak suyunun serinliğini. O an canın ne kadar kıvrılmak istiyorsa o kadar kıvrılmak, bükülüp uzanmak kendi gölgende, kendi oluşturduğun çizgide. İstediğini boğmak varlığının içinde, istediğini yaşatmak sırtında sürükleyerek herhangi bir sahile. Bencil olabilmek adına aklına eseni yapabilmek.

    Yok mudur bu bencillik hastalığının sonu? Bilmiyor musun; senin özgürlüğünü sınırının, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde sona erdiğini? Bilmez olur musun hiç? Biliyorsun da işine gelmiyor. Herhangi biri gibi olmanın rehavetini hatta tembelliğini yaşamak hoşuna gidiyor. Kendin gibi olmaktan duyduğun tedirginlik canını sıkıyor olmalı.

    Dün akşam uğradığın sahilimdeki yosunları temizlemeye çalıştım bütün gece. Hoşuna mı gidiyor bu kadar çeri çöpü toplayıp sahilime vurmak. Geçmişin her dalından bir kıymık çıkarabilmek maharet mi sence? Geceler soğudu. Artık eskisi kadar da kuvvetli değilim ki. Eskiden sabaha kadar tüm sahilimi tertemiz ederdim; sabah ilk ışıklarıyla günün, tertemiz bir sahile vurabilesin diye. Artık içimden gelmiyor, içimden
    gelse bile gücüm yetmiyor artık.

    Geçenlerde iyi bir şeyler yapmışsın. Bir sürü deniz kaplumbağasını taşıyıp suya, yaşamalarını sağlamışsın. Ben o gece sahile gelemeyecek kadar yorgundum. Yatağımda sırt üstü bütün bir gece seni düşündüm. Ertesi sabah sahil tertemizdi. Kendi getirdiklerini kendin götürmüşsün bu sefer. Bensizlik yaramış sana. Kendin olmayı öğrenmek için bensiz kalman gerekiyormuş demek ki.

    Bir iki gün önce kalbimin iskelesiyle senden bahsettik epeyce. Vura vura sularını; tahtadan ayaklarını çürüttüğün, neredeyse yıkılmak, buz gibi sulara gömülmek üzere olan iskelemle. O da bana bencilliğini anlattı durdu. Öyle yüksekten, öyle sert vurmuşsun ki son bir aydır, kalaslara her çarpışın yıkıma giden bir kırbaç gibiymiş. "Benden ne istiyor?" diye sordu. Bilmiyorum ki, bilmiyordum ki... Bırak onu benden bile ne istediğini hala anlayabilmiş değilim. Sadece bir bencillik
    kokusu geliyor burnuma, güya özgürlük adına. Oysa ne vardı ki seni sıkan, bunaltan. Bazen rahatlık da batar insana. Hep daha fazlasını isterken var olanları da yitirirsin farkında olmadan. Dimyat'a pirinçe giderken evdeki bulgurdan da oluverirsin işte. Kendin gibi olmayı denemek yerine sana yapıştırılmaya, yafta edilmeye çalışılan kimlikleri benimser; bir süre sonra, aslında olmadığın bir hayal kahramanının kostümü içerisinde gezdiğini zannedersin. Aynaya baktığında dev görürsün kendini. Bir kabarsan tüm kum tanelerini bir saniyede boğabilecek
    kocaman bir dalga.

    Bir dalganın özgürlüğüydü senin aradığın. Şimdi özgürsün
    işte.İstediğin sahile vurabileceğini sanıyorsun değil mi? Üzgünüm...
    Dalgaları özgür zannederken rüzgarı hesaba katmadın..

  3. #23
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Söylenmemiş Aşklar

    Daha henüz 18 yaşındaydı ama hayatının sonundaydı. Tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir kansere yakalanmıştı. Kahır içinde eve kapatmıştı kendini...Sokağa çıkmıyordu. Annesi, bir de kendisi. O kadardı bütün hayatı... Bir gün fena halde sıkıldı, dayanamadı, attı kendini sokağa...Bir yığın vitrin önünden geçti, tam bir CD satan dükkânı da geride bırakmıştı ki, bir an durdu, geri döndü, kapıdan içeri, gözüne hayal meyal takılan genç kıza bir daha baktı. Kendi yaşlarında harika bir genç kızdı tezgahtar... Hani,ilk bakışta aşk derler ya, öyle takılıp kalmıştı işte... İçeri girdi. Kız, gülümseyerek koştu ona; "Size nasıl yardım edebilirim?" diye. Nasıl bir gülümsemeydi o...Hemen oracıkta sarılıp öpmek istedi kızı... Kekeledi, geveledi, sonra "Evet!" diyebildi. Rastgele birini işaret ederek; "Evet, şu CD'yi bana sarar mısınız?" dedi. Kız CD'yi aldı, içeri gitti, az sonra paketle geri geldi. Genç kızdan aldı paketi, çıktı dükkandan, evine döndü. Paketi açmadan dolabına attı... Ertesi sabah gene gitti aynı dükkâna...Gene bir CD gösterdi kıza, sardırdı, aldı eve getirdi, attı paketi dolaba gene açmadan...


    Günler hep alınıp, sardırılan CD'lerle geçti. Kıza açılmaya bir türlü cesaret edemiyordu. Annesine açıldı sonunda...Annesi; "Git konuş oğlum, ne var bunda?" dedi. Ertesi sabah,bütün cesaretini topladı, erkenden dükkâna gitti. bir CD seçti. Kız gülerek aldı CD'yi, arkaya gitti paketlemeye. Kız içerdeyken bir kâğıda "Sizinle bir gece çıkabilir miyiz?" diye yazdı, altına telefon numarasını ekledi,notu kasanın yanına koydu gizlice. Sonra,paketini alıp kaçtı gene dükkândan... İki gün sonra evintelefonu çaldı... Anne açtı telefonu. Dükkândaki tezgahtar kızdı arayan. Delikanlıyı istedi, notunu yeni bulmuştu da... Anne ağlıyordu... "Duymadınız mı?" dedi. "Dün kaybettik oğlumu." Cenazeden birkaç gün sonra anne, oğlunun odasına girebildi sonunda. Ortalığa çeki düzen vermeliydi. Dolabı açtı, oraya atılmış bir yığın açılmamış paket gördü. Paketleri aldı, oğlunun yatağına oturdu ve bir tanesini açtı. İçinde bir CD vardı, bir de minik not..."Merhaba, sizi öyle tatlı buldum ki, daha yakından tanımak istiyorum. Bir akşam birlikte çıkalım mı?Sevgiler... Jacelyn "Anne, bir paketi daha açtı, onda da bir CD ve bir not vardı: "Siz gerçekten çok tatlı birisiniz, hadi beni bu gece davet edin, artık.Sevgiler...Jacelyn "


    SEVDİĞİNİZİ BELLİ ETMEKTE VE SÖYLEMEKTE GEÇ KALMAYIN!

  4. #24
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Mar 2009
    Mesajlar
    2.630

    Re: Aşk masalı...

    SEVDİĞİNİZİ BELLİ ETMEKTE VE SÖYLEMEKTE GEÇ KALMAYIN!

  5. #25
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Alıntı Xeyallarim Nickli Üyeden Alıntı
    SEVDİĞİNİZİ BELLİ ETMEKTE VE SÖYLEMEKTE GEÇ KALMAYIN!

  6. #26
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Bir Dosta Aşk


    Fırtınalı bir hayatın ortasında birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı hatalardan şikayet ediyordun., bense uzun yıllar acısını çektiğim bir aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum.


    İyi birer dosttuk, her şeyi paylaşır olmuştuk. Bu yakınlaşmamızın kısa bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı, öyle güzle geçiyordu ki ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim.


    Sanki rüyadaydım, gözlerimi açtığımda dostluğun yerini aşk almıştı. Kendimi tutamamıştım işte. Duygularıma hakim olamamıştım. Sen benim aşkım, bense senin dostundum artık. Sana aşık olduğumdan habersizdin. İçimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu.


    Sonunda o gün gelip çatmıştı. Bütün duygularımı bütün hislerimi açıklamıştım ben sana. Sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın.


    Bende sana bunların ne şaka ne de yalan olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştım. İçim rahatlamıştı. Çünkü bir insana '' seni seviyorum '' demek kolay bir iş değildi. Yürek isterdi. Ben bu işi becerememiştim ama sonucuna da katlanmak elimde değildi. Çünkü asıl olan benim için bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına bırakmamıştım. Yarın böyle bir fırsatın elime geçeceğini düşünerek bütün her şeyi açıklamıştım.


    Dünya fani her an her şey olabilir bizim dünyamızda... Şimdi içim çok rahat ama bir o kadar da huzursuzum. Çünkü bunları sana anlatınca suçlu ben oldum. Şimdi o eski günleri arıyorum, hiç sebepsiz, ani ayrılışın şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır. Ve zaman eskiden öyle güzel öyle tatlı geçerken şimdilerde, bin bir azap bin bir acıyla geçiyor.


    O günün üstünden çok zaman geçti. Şimdi ben senden benim olmanı değil bana biraz hak vermeni istiyorum. Bana duyduğun nefreti duygularımın üstünden çekmen için yalvarıyorum. Bana ne kadar kızsan ne kadar nefret etsen de ben seni yine de seviyorum. Duydun değil mi? Seni seviyorum.

  7. #27
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Biraz Mutluluk


    Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile.

    Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor? Birisi nasıl olduğunu sorsa; "Bomba gibiyim" diye yanıt verirdi hep...
    "Bomba gibiyim."
    Jerry bir doğal motivasyoncuydu...

    Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse, Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.

    Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni... Bir gün Jerry'ye gittim. Anlayamıyorum dedim.. Nasıl olur da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun... Nasıl başarıyorsun bunu?

    Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var:
    Havan ya iyi olacak, ya kötü.. derim.

    Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda gene iki seçimim var:
    Kurban olmak, ya da ders almak.

    Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, gene iki seçimim var... Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını
    göstermek. Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.

    Yok yahu, diye protesto ettim. Bu kadar kolay yani? Evet.. Kolay dedi Jerry.. Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının
    iyi ya da kötü olmasını seçersin... Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..

    Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu, uzun yıllar görmedim. Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım.

    Yıllar sonra, Jerry'nin başına çok tatsız bir şey geldi. Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp, Jerry'yi delik deşik etmişler... Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
    Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

    Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm. Nasılsın? diye sorduğumda, Bomba gibiyim dedi
    Bomba gibi. Olay sırasında neler hissettin Jerry dedim. Yerde yatarken, iki seçimim var diye düşündüm... Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü.. Ben yaşamayı seçtim.

    Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi ?
    Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep İyileşeceksin merak etme dediler.
    Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki
    ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana; Bana adam ölmüş diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten...

    Ne yaptın? diye merakla sordum..
    Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu...
    Evet diye yanıt verdim.. Var.. Doktorlar ve hemşireler merakla sustular.. Derin bir nefes alarak kendimi toparladım ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var !..

    Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım... Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil..

    Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük
    katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana yeni ders oldu.

    Hergün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim..
    Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu..

    Bu yazıyı okudunuz. Şimdi iki seçiminiz var:

    1. Unutup gitmek.
    2. Saklamak ve de bu yazıyı Dostlarınızla paylaşmak

  8. #28
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Mesajlar
    2.189

    Re: Aşk masalı...

    Bir gün sevgilisi ilə söhbət edən qadın ondan belə bir sual soruşur:
    Qadın: Məni niyə çox istəyirsən?... Məni niyə sevirsən?...
    Kişi: Mən sənə səbəb deyə bilməyəcəm.. ama mən həqiqətən də səni... sevirəm
    Qadın: Sən heç səbəbini də bilmirsən, bəs necə deyə bilirsən ki məni çox istəyirsən, məni çox sevirsən?
    Kişi: Mən doğrudan da səni niyə sevdiyimi söyləyə bilmirəm, ancaq bunu sənə sübut edə bilərəm...
    Qadın: Sübut?! Yox buna ehtiyac yoxdu. Mən səndən sadəcə səbəbini soruşuram.
    Mənim dostumun sevgilisi ona nəyə görə sevdiyinin səbəblərini deyə bilir, ancaq sən... yox.
    Kişi: Yaxşı,yaxşı, Mən səni sevirəm. Ona görə ki sən gözəlsən. Ona görə ki sən şirinsən.
    Sən qayğıkeşsən. Çünki sən sevimlisən. Ağıllısan. Sənin təbəssümün.... Hərəkətlərin...

    Bu cavablardan sonra qadın özünü rahat hiss etdi.
    Bədbəxtlikdən bir neçə gün sonra qadın qəza keçirir və koma vəziyyətinə düşür.
    Və bundan sonra kişi onun yanına üzərinə aşağıdakılar yazılmış bir vərəq qoyur:
    "Əzizim səni şirin səsinə görə sevdiyimi demişdim, indi sənin şirin səsin varmı? Yox! Buna görə də mən səni sevə bilmərəm. Qayğıkeşliyinə görə səni sevirəm. İndi sən bunu göstərə bilirsən? Xeyr! Buna görə də mən səni sevə bilmərəm.Təbəssümün və hərəkətlərin səbəbindən səni sevirəm. İndi sən təbəssüm edə bilirsən? İndi sən hərəkət edə bilirsən? Xeyr. Buna görə də mən səni sevə bilmərəm.Əgər səni sevməyim üçün bir səbəbə ehtiyac vardırsa. Onda mənim səni indi sevməyim üçün heç bir səbəb yoxdur. Sevginin səbəbə ehtiyacı var? Xeyr!!!
    Buna görə də mən səni hələ də sevirəm. Həqiqi sevgi heç bir zaman ölmür çünki sevgi nə zamansa yox olan ehtiras deyil.
    Sevgi bir ömür boyu bağlayır... amma ehtiras sadəcə..."
    Təcrübəli sevgi deyir: Mən səni sevirəm ona görə ki, mənim sənə ehtiyacım var.
    Təcrübəsiz sevgi isə: Mənim sənə ehtiyacım var, çünki mən səni sevirəm.
    Tale kimlərin bizim həyatımıza daxil olacağına qərar verir. Ancaq kimlərin bizim həyatımızda qalacağını ürəyimiz müəyyən edir.

  9. #29
    Senior Member
    Üyelik tarihi
    Jul 2009
    Mesajlar
    1.149

    Re: Aşk masalı...


    Təcrübəli sevgi deyir: Mən səni sevirəm ona görə ki, mənim sənə ehtiyacım var.
    Təcrübəsiz sevgi isə: Mənim sənə ehtiyacım var, çünki mən səni sevirəm.
    Tale kimlərin bizim həyatımıza daxil olacağına qərar verir. Ancaq kimlərin bizim həyatımızda qalacağını ürəyimiz müəyyən edir.
    Ela tesekkurler
    ...

Sayfa 3/3 İlkİlk 123

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1 ©2011, Crawlability, Inc.