Ashâb, Hz. Peygamber’in vefatına kadar onun emrinde hareket ederek ve Arap Yarımadası sınırları dahilinde yaşayarak İslâmiyet’i yaymaya çalıştılar. Ancak Resûlüllah’ın vefatından sonra insiyatifin artık onların eline geçmesiyle büyük bir gayret göstererek fevkalâde işler başardılar ve adına “Sahâbe Asrı” denen bir döneme damgalarını vurdular. “Sahâbe Asrı” Hz. Peygamber’in vefat yılı olan hicrî 11 (632) tarihinde başlar ve en son vefat eden sahâbî olarak bilinen Ebu’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile İbnü’l-Eskâ’nın hicrî 110 (728) yılında vefatıyla sona erer. Buna göre “Sahâbe Asrı” tam bir yüz yıl devam etmiştir. “Sahâbe Asrı”nın hemen başından itibaren ashâb Arap Yarımadası’nın dışına taşmaya başlamış ve 10-15 senelik bir zaman dilimi içerisinde İran Sasânî İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmış, İslâmiyet Hindistan, Orta Asya ve Kafkaslar’a kadar ulaşmış, Bizans İmparatorluğu Doğu Anadolu, Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika’dan çıkarılmış, Akdeniz’deki belli başlı adalar ele geçirilmiştir. Sahâbîler, feth edilen bu topraklardaki belli başlı merkezlerden Kûfe, Basra, Cezîre, Hımıs, Şam ve Mısır gibi yerlere yerleşmişler ve buralarda bir yandan ilmî faaliyetlerde bulunurlarken, diğer taraftan da cephelere gidip cihada katılmak suretiyle İslâmiyet’i yaymışlardır.