"...İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır." (Rum Suresi, 47)
Yüce Allah gönülden iman eden kullarına yardımı üzerinde bir hak olarak görür ve tümüne vaat eder. Kulu aciz ve çaresiz kaldığında, güç yetiremediğinde onu ‘yardımıyla destekler.’ Çünkü, “O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.” (Ali İmran Suresi, 150)

Dünya hayatı insan için özel, hikmetle ve kusursuzca hazırlanmış bir imtihan mekanıdır. Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek ve sonsuz kurtuluşa ulaşabilmek için tüm imtihanları başarıyla geçmek gerekir. İlk imtihanı yaşayan Hz. Âdem’den itibaren bu şekilde olmuştur, Kıyamet saatine kadar da bu şekilde olacaktır.

“Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?..” (Bakara, 214) ayeti gereği bugüne dek yaşamış tüm iman edenlerin başına gelenler bugün yaşayanların da başına gelecektir. Dolayısıyla yalnızca iman ettim diyerek insanın kurtuluşa ulaşması mümkün değildir. Musibet ve belalara sabır ve tevekkül göstererek, Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olarak kişi imanını kanıtlamalıdır.

Ayetin devamında ise Allah, “…Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara, 214) ifadesiyle, zorluk yaşayan ve çaresiz kalan kullarına yardımını ve desteğini vaat eder.

Allah’ın kutlu elçisinin ve beraberindeki müminlerin, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diye sorması, yaşanan zorluk ve sıkıntının büyüklüğünü gösterir. Zorluk ne denli büyük olursa olsun, söz konusu ayet, Allah’ın kesinlikle yardım edeceğinin, destek olacağının müjdesidir. Allah,-Kur’an’da bildirildiği gibi-göklere, yere ve dağlara sunulan ancak korkarak yüklenmekten kaçındıkları emaneti yüklenen insana, güç yetiremeyeceği şeyi taşıtmayacaktır.

Yine de müminden istenen Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olması ve zorlukla imtihan sırasında sabretmesidir. Dünyada yaşanan tüm sıkıntıların sonu vardır. Hatta yaşanan en zor zamanlar bir süre sonra, adeta başkalarının başından geçmiş gibi gülümseyerek anlatılır. Oysa Allah’ın kader gereği hayır ve hikmet üzere yarattığı her olayda insan Rabb’ini görmeli, gülümseyerek sabır göstermelidir. Ahirette yaşanacak ve asla tükenmeyecek sıkıntıdan uzak olabilmek için böyle davranmalıdır; orada her şey gibi azap dolu sıkıntılar da sonsuzdur çünkü…

Samimi mümin her durumda Allah’a teslimiyette, Allah’a bağlılıkta kararlıdır, ısrarcıdır. Yaşadığı musibet, diğer her şey gibi geçici, yok olucu ve sonludur. Ancak biteceği anı bekleyerek dişlerini sıkmak/tahammül etmek değildir samimi müminin yaşadığı. O Rabb’i için sabreder. Ve teslimiyetle, tevekkülle, yine O’nun yardımını bekler.

‘Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır." (Bakara, 214) Ancak yakın/uzak kavramları dünyevi ve bizim için geçerli kavramlardır. Allah katında zaman yoktur, O bundan münezzehtir. Bu nedenle yardım o an da gelebilir, yıllar sonra da. İnsan yalnızca sabrederek, umutvar olarak yardım diler; yardım gelene dek, hatta ondan sonra da sözüne olan sadakatiyle denenir.

Sonunda Allah’ın yardımı ve desteği kesin olarak gelecektir. “Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.” (Yusuf Suresi, 110)

Allah’ın yardımı, O’na kesin bilgiyle iman eden ve O’nun hoşnutluğunu kazanmak için çaba gösteren samimi müminlere olan bir vaaddir. "Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır." (Muhammed Suresi, 7)

Zorluk ve sıkıntı anları insanın samimiyetini ve içinde taşıdığı Allah aşkını en iyi gösterebileceği zamanlardır. Yalnızca sözüne sadık ve amaçlarına gönülden bağlı olan kullar bu durumlara aşk ve şevkle göğüs gerebilirler.

"Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahidlerin (şahitlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz." (Mümin Suresi, 51)
Şu unutulmamalıdır ki; her şey muazzam olsa, o zaman imtihan olmaz. Belalar musibetler müminlerin üzerine yağmur gibi yağar; ancak dinmeyen yağmur yoktur…Her yağmur kul için aşkını kanıtlama fırsatıdır; kerem ve ikram sahibi Allah kuraklık vermesin...

Elif Alaca, Haber Vaktim