ben bunların hiç birini yazmam daha gerçekçi olmak lazım sade ve içten olmalı beni temsil etmeli karşımdaki insan benim yazdığımı benim sözlerim olduğunu anlamalı bilmem anlatabildimmi biraz özürlüyümde yazma konusunda
*Özlem üzerine aşk mektubu *
*Sevgilim Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım..
Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin
buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı
içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim
gözyaşlarımla ıslak.. Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden
bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim
kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir
sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin
adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde,
geçerli... Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor.
Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda
sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp
seni, benden uzaklara götürüyor. Geceler boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa
düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana..
Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim
hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni. Yoksun, gittin, tek
başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek..
yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum. *
*Karşılıksız aşk üzerine mektup *
*Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen
yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana
girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen
gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim. Şiirler,
şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül
kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler,
hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan
kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına
beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim..
Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir
fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz.
Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız
acılar içindeyim. Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen
bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak
kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık
kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan
sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana
kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek
isteğim. O da MUTLU OLMAN. MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE,
KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL... *
*İhanet üzerine mektup *
*Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir şey
yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını
kuşandığım bu aşk yalanmış. Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. Gökyüzü
kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. Gülüşler yalan, vaatler
yalan..İnsanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım
dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, aşktı göğsüme
bastım. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım? Gözlerine baktığım zaman
cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. Kötülüğün
bile bir yüzü vardır, bir görünüşü.. ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca.
Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.Güzel bir yüz
kalırdı senden geriye, hoş bir anı.. kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. Ama
hiçbir şey kalmadı.. Bir yokluğu varsaymışım. Bir HİÇ'e sarılmışım. Çölde
serap bile değilsin. Serabın gizli ışığı vardır. Sen ışığı yutan karanlık..
bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım. Nasıl olsa biterdi bu
aşk. Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı..
Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan
zehirmiş. Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım. Kabahat sende değil, ben
insan tanımamışım. Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın
değilim.. Çünkü sen zaten yokmuşsun. Asıl kızılacak kişi benim.. Küçücük bir
toz tanesini bir mücevher sanmışım. Senin ihanetin bana koymadı..Beni
kahreden, beni yokeden, beni bin pişman eden tek şey.. bir aşk yaratmış tek
başına yaşamışım. Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım? *
*Kıskançlık üzerine aşk mektubu *
*Sana baktığım zaman gözlerim kamaşıyor. İnce bir rüzgar esiyor saçlarının
arasından, bütün denizler deviniyor .. binlerce güneş parlıyor
gözbebeklerinde.. senin ışığın öyle parlak ki gökyüzündeki utancından eriyor
Sana dokunduğum zaman sudan geçer gibi ellerim, senin beyazlığınla arınıyor.
Yüreğimin içinden ırmaklar akıyor. Sana dokunduğum zaman nefes alamıyorum,
soluğum kesiliyor.Sana dokunduğum zaman boyut değiştiriyorum.. bütün renkler
yenileniyor. Bir masanın başında oturuyorsun, elinde çay bardağı… Diyelim ki
çay içiyorsun. Senin oturduğun masa birden anlam kazanıyor. Çay daha
lezzetli, masa daha sevimli, bulunduğun oda huzur veriyor. Sen yürüdüğün
zaman bastığın kuru toprakta çimen bitiyor, çevrende güller açıyor. Kuşlar
havalanıyor sevinçle mavi gökyüzüne. Senin el sürdüğün yerden bereket
fışkırıyor. Ah sevgilim.. yüreğimin ateşi, başımın dumanlı yüce dağı, dinim
kadar imanım kadar güvendiğim ey güzel insan.. seni kimse benim gözlerimle
görmüyor. Sana sıradan biriymişsin gibi, yüzüne bile bakmadan bir söz
söylüyor, cevabındaki gizemi fark etmiyor. Seninle kurulan cennet
umurlarında değil.. Ama senin yüzüne bakıyorlar, onlara gülümsüyorsun, sana
uzanıyorlar ses etmiyorsun. Verdiğin nimetin farkında değiller. Ben sana
niçin onlarla berabersin diye hesap sormuyorum. Ama onlar senin değerini
bilmiyorlar. Bunun adı kıskançlıksa evet.. Seni kıskanıyorum.. Ama bu, sana
layık olmayanların vurdumduymazlığından kaynaklanıyor. Kimse seni bulunduğun
yerden bir santim aşağıda göremez, görmemeli.. İşte o zaman çıldırıyorum.
Sana uzanan elleri kırmak, sana bakan gözlere mil çekmek istiyorum. Sen
burada, benim dünyamda, teksin, ulaşılmazsın. Sana ulaştığını sanan herkese
lanet ediyorum. Çünkü onlar seni benim gözümle seni görmüyorlar. *
*Ayrılık üzerine aşk mektubu *
*Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk
bıraktın geride. Gittin ve dönmeyeceksin bir daha. Haklısın gidişinde, bu
aşkı bitirmekte haklısın. Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım. Karşında
ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim. Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi
soluğu nasıl duyulur? Elveda aşkım.. Elveda sevgilim. Sen kendini hiç böyle
gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi? Ayrılık ölüm kadar
acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum. Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim
cehennem ateşi.. dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor. Yüreğim kızgın
demirlerle dağlandı. Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim. Sevinçlerim,
hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda.. Elveda yaşamak.. Yaşamın
anlamı elveda. Kimse farkında değil yokluğunun. Sensiz ne hallerde olduğumu
kimse bilmiyor. Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini. Düne kadar en
yücesini yaşadım mutluluğun, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak,
denizlerin ovaların üstünde uçuyordum. Güneş kadar yakındı bana aşk. Güneş
kadar sıcak ve parlak. Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi. Hızla
çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.Oysa dünyanın en
zenginiydim. Bütün çiçekler bizim için açardı, bizim için ballanırdı
meyveler, ekinler bizim için bereketli, sular bizim için çağlardı. Şimdi toz
duman içinde kızgın bir çöldeyim. Yönümü yolumu şaşırdım. Sam rüzgarlarına
bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim. Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum. Rahat
mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?.. Nasıl birden mazi
olursun? Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim, dudaklarında yüreğimi
erittiğim, uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili
nerdesin? Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin? Ben
burada, terk edip gittiğin yerdeyim. Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda
sevgilim! Elveda sana.. *
*Platonik aşk üzerine mektup *
*Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen
gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında
biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim
yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin
baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor. Sen
evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun.
Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin
otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan
defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, senin auran sinmiş havaya..
Sanki seni soluyorum. Akşamları ne yaparsın acaba? Sofraya oturduğun zaman
yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin, neyi sevmezsin? Kitap okur
musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon
izler misin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin?
En çok kim kızdırır seni..Hangi futbol takımını tutarsın? Bilmeliyim. Senin
hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere
gideceğim, ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da
nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya
başlıyorum. Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen
varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık
çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen
ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan, başımı çevirip seni görmeden varlığının
farkındayım. Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan,
değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz
verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü
veririm. *
*Sevgiliden özür dilemek için hazır mektup *
*Sevgilim sana nasıl söyleyeceğim, nasıl yazacağım.. Kelimelerim yetersiz,
kalemim tutuk. Sana öyle hasretim ki bütün sözler ifadesiz. Senden önce
yaşamamışım, senden önce ben ben değilmişim.Sen gittiğinden beri yine
kendimde değilim. Seninle yaşadıklarım yetmiyor, anılar kalbimin acısını
dindirmiyor.Ayrılık kapıyı çaldı, seni benden aldı.. artık içeri hiç kimse
giremiyor. Sevemiyorum kimseyi, gözlerim senden başkasını görmüyor. Ellerim
senden başkasına gitmiyor. Dudaklarım senden başkasını öpmüyor. Geceleri bir
yorgan gibi çekip üstüme, karanlığı örtüyorum. Uzak yıldızların ışığı bile
bu karanlığı delip geçmiyor. Yıldız yok, ay yok, bulut yok.. umut yok
sevgilim. Umutsuz yaşanmıyor. Sokağa çıksam attığım adımlar boşlukta
geziniyor, yağmurlar yağsa damlalar bana seni söylüyor. Çiçeklerin boynu
bükük, güneş bitmiş. Dünya benden hesap soruyor. Bu ceza çok ağır sevgilim,
bana reva gördüğün bu ceza çekilir gibi değil. Yüreğim sökülüyor. Hatamı
biliyorum, yanlışın farkındayım. Senden özür dileyecek yüzüm yok. İstersen
kapının eşiğinde küçük bir taş olayım itip kaktığın, yeter ki uzaklara
fırlatıp atma beni. Pencerende bir kuş olayım, elinin tersiyle uçurma beni.
İnce parmaklarında solgun bir çiçek olayım, buruşturup kırma beni.. Susup
gittin, çekip gittin. Bir namlunun ucuna kurşunu sürüp gittin. .Ama öyle
kaskatı öyle ağır ki ruhum, can damarım kesilse bir damla kanım akmaz.
Gözlerim ufka dikili, bir küçük kızıl ışık bekliyorum senden..Bir aydınlık
teli.. Bir umut.. affeder misin beni? *
*Nazlı sevgiliye aşk mektubu *
*Biliyorum sen de seviyorsun beni. Gözlerinden okunuyor, uyku gibi, yağmur
gibi, duman gibi aşk dökülüyor gözlerinden. Beni sevmediğini söylerken
dudaklarının kıvrımında öyle bir işaret görüyorum ki sevdiğini söylüyor.
Elini tutuyorum, elimi iterken elin, yanarak titriyor. Biliyorum sen de
seviyorsun beni. Bazen hiç ses vermiyorum sana, beni çağırıyorsun, adımı
sesleniyorsun, yüreğin beni arıyor. Uzaklara giderken beni de alıp
götürüyorsun, yoksa bu kadar çınlar mıydı kulaklarım ?. Akşam yıldızına
bakarken ben geçiyorum aklından, yıldız birden ışığa kesiyor. Beklenmedik
bir zamanda, umulmadık bir yerde ansızın karşıma çıkıyorsun, gözlerimiz
karşılaşınca yüzünü çeviriyorsun. Benim yanaklarım alev alev..senin
dudakların nar çiçeği.. bir rüzgar esiyor aramızdan görmezden geliyorsun. En
yaşanacak zamanda saatler boşa akıyor, çileler sarıyorsun. Sevgilim, benim
nazlı sevgilim.. Neden bu cefa ? Neden susuyorsun? Aramızda niçin bu kadar
insan, neden bu kadar engel koyuyorsun ? Sevgilim her şey bahane.. bütün
söylediklerin.. Kelebek kanadı kadar ince, yağmur damlası kadar temiz bir
aşk bu.. Korkmana, kaçmana gerek yok. Sevgilim, biliyorum sen de seviyorsun
beni, itiraf etmiyorsun. *
ben bunların hiç birini yazmam daha gerçekçi olmak lazım sade ve içten olmalı beni temsil etmeli karşımdaki insan benim yazdığımı benim sözlerim olduğunu anlamalı bilmem anlatabildimmi biraz özürlüyümde yazma konusunda
herzaman doğruyu söyle ne dediğini hatırlamak zorunda kalmassın
anladıkadem52 Nickli Üyeden Alıntı
dermişim güzel yazı faydalanmak lazım
herzaman doğruyu söyle ne dediğini hatırlamak zorunda kalmassın
sağol arkadas.burdan çalıcam hemen yazıcam birine..
ELMİDAR***GÜLŞAH
NE O GULSAH . yoksa kalp diyeni dil diyemiyomu.* o yuzden bazen yaziyla dimi. hadi bakalim.kolay gele
terro famarlsite
r
evet famarlister bazen kalp diyemiyo bazı şeyleri
ELMİDAR***GÜLŞAH
zaten her seyi dille ifade ede bilseydik kalp denen bi sey olmazdi. mecaz kullandim tabii ki
terro famarlsite
r
ben mektup yazmak istemezdim hiç. takii o kar çiçeğini görene kadar. konuşmaya bile cesaret edemedim mektup yazmak daha kolay olur diye düşündüm. öyle içten yazmıştım ki ben bile şaşırmıştım. büyülü bir mektup olmuştu ama veremedim. karçiçeğinin kaybolmasını istemedim hiç.
zaten herşeyi anlatan gözler ve ellerdir. gözler herşeyi anlatır, eller ise sürekli titrer, bu da sevginin gücüdür.
ama yukarıdaki mektuplar bi harika
[
[
[
[
eline saglık kardeşş
Yer imleri