HALK İNANÇLARI:
Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır.
Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.

HAYVANLARLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur.
İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.

OCAK VE ATEŞLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.

TARIM VE BİTKİLERLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Kara ağaçtan düşen yaşamaz.
Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.

İNSAN VÜCUDUYLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı ya da gömülmelidir.
Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.
Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir.
El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir.
Tokalaşırken ya da birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur.
Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir.
Hamile kadın aş eridiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir.

KARANLIK VE IŞIKLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Akşam soğan yenen yere melekler gelmez.
Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez.
Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir.
Gece ıslık çalmak günahtır.
Gece evden eve tuz verilmez.
Akşam kapının önü süpürülmez.
kmek aktaracağı evden eve verilmez.
Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir.

BEREKETLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür.
Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür.
Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır.
Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır.

EVLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Evin temeline karataş koymak iyi değildir.
Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır.
Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.
Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz.
Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır.
Kapı eşiğinde oturulmaz, insan fakir olur.
Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.
Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur.
Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur.
Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır.

CİNSİYETLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve bereketli olur.
Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur.
Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz.
Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez.
Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur.
Yarım çay içen kadın dul kalır.
Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer.
Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur.
Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser.
Kız baba evinden perşembe veya pazar günü çıkar.
Koç katımında koçun üzerine kız çocuğu bindirilirse doğacak kuzu dişi, oğlan çocuk bindirilirse erkek olur.


Evlere nazar değmesin diye nal çakmak, iğde dalı asmak.

İnsan vefat eder etmez ayakkabılarını kapının önüne koymak.

Nazar boncuğu takmak. Bu boncuğu takmanın hiçbir faydası yoktur. Nazar boncuğu takmak günahtır. Bunun nazarı gidereceğine inanmak ise ’a ortak koşmaktır.

Hıdırıllezde ev sahibi olmak için çamurdan ev yapmak.

Gelin eve girerken testi kırmak.

Fal baktırmak.

Ölünün haftası, kırkıncı, elliikinci gecesi gibi şeylerinde islamda yeri yoktur. İnsan ölü için her zaman dua etmeli, Kur’an okuyup ölünün ruhuna bağışlamalıdır.

Ateşin üzerinden atlanırsa evi olurmuş.

Dilek tutulup havuzlara para atmak.

Kısmetin açılması için yeni kesilmiş söğüt dallarıyla yoldan geçenlerin kafalarına vurmak.

Ay ve güneş tutulduğu zaman teneke çalmak.

Avuç kaşınırsa kendisine para gelecekmiş.

Kurşun döktürmek.

Bıçağı birbirine verirken bıçağa tükürmek.

Ölünün arkasından kırkıncı veya elliikinci gecelerinde helva dağıtmak.

Çocuklara mavi boncuk takmak.

Baykuşun ötmesinden kötü manalar çıkarmak.

Misafir giderken arkasından su dökmek.

Kızın kısmeti açılsın diye falcıya gitmek, kilit bağlayıp suya atmak, türbeleri dolaşmak.

Türbelerde tavuk kesmek.

Bazı günleri uğursuz saymak. Salı günleri sallanır gibi.

Hayızlı kadının başkasının kundaktaki çocuğunun yanına sokulmaması.

Bir şeyi kaybolduğunda falcıya, üfürükcüye gitmek.

Çocuğun göbeği düştüğünde eve gömülmesi gerekirmiş ki büyüyünce eve bağlı olsun.

Falanca yerdeki delikten geçenin günahları af olur diyerek oraya gidip delikten geçmek.

Taşı başka bir şey üzerinde gezdirip eğer taş bu şeye yapışırsa dilediğim şey olacak diye inanmak.

Köpeğin havlamasından mana çıkarmak.

Merdiven altından geçmemek.

Kandil gecelerinde evde mum yakmak.

Çocuk bacakları arasından baktığı zaman eve misafir gelecek demek.

Yoldan tavşan geçti diye geri dönmek.

Kuşun ötmesinden, geçmesinden, inmesinden iyilik ve kötülük beklemek.

Ayın onüçüncü günü uğursuzmuş.

Evin içinde terlik ters olarak bulunursa o evden ölü çıkar.

Baykuş bacaya konarsa o evden ölü çıkar.

Evde bardak, tabak gibi birşeyin kırılmasıyla bunun bir şeye sebep olacağını sanmak.

Birinin başına bir iş geldiği zaman bu işin kendine gelmemesi için kulağını çekip masaya veya başka bir şeyin üzerine vurmak.

Dört yapraklı yonca uğur getirirmiş.

Ölüye tabutuna veya kabrine karşı saygı duruşunda bulunmak.

Kabre çelenk koymak.

Kurbanın kanını alnının ortasına sürmek.

Para gelmesi isteniyorsa elindeki paraları çıkın yapıp gül ağacına asmak.

Kedi ve köpeğin yolda yürüyen bir kişinin önünden geçmesi uğursuzlukmuş.

Onüç rakamı uğursuzmuş.

Salı günü işe başlamak veya yola çıkmak uğursuzlukmuş.

Gece aynaya bakmak veya tırnak kesmek uğursuzlukmuş.

Şans getirsin diye veya uğurlu olsun diye yüzük, kolye, bilezik takmak.

Yatağının üstüne kimseyi oturtturmamak.

Yatağından ters kalkarsan işlerin ters gidermiş.

Kuş sağ tarafından uçarsa bir işi yapmak.

Kuş sol tarafından uçarsa bir işi yapmamak.

Anneler gününü kutlamak.

Babalar gününü kutlamak.

Leyleği uçarken gören seyahat edermiş.

Bir bardak yere düşüp kırılmadıysa bunu uğursuzluk sayıp bardağı atıp kırmak.

Perşembe çamaşır yıkanırsa zengin olunur.

Salı günü yeni elbise giyilirse yanar.

Çarşamba günü süt içmek, ev satın almak iyi değildir.

Cuma akşamı ve Cuma günü ev temizlemek günahtır.

Cumartesi çamaşır yıkamak uğursuzluk getirir.

Arafe günü dikiş dikmek günahtır ve dikiş diken kadının ölmüş çocuğu varsa onun derilerini diker.

Gece ev süpürmek fakirlik getirir.

Cuma akşamı ev süpürülürse meleklerin kanadı kırılır ve eve kıtlık gelir.

Cenaze çıkan odada 40 gün ışık yakılırsa, ölünün ruhu geldiği zaman karanlıkta kalmaz evini ve odasını daha çabuk bulurmuş.

Akşam ve yatsı ezanları okunurken köpek ulursa o civarda biri ölür.

Tavşan, tilki ve kara kedi yolu keserse uğursuzluk gelir.

Kurbağalar sesini yükseltirse yağmur yağar.

Pazar günü çalışmak uğursuzluktur.

Hayızlı (aybaşılı) kadın sebze bahçesinden geçerse sebzeleri kurutur.

Hayızlı kadın akşam ezanından sonra küpten turşu çıkarırsa turşu bozulur.

Gelin eve ilk geldiğinde kaynanasının iki bacağı arasından içeri girerse saygılı olur.

Bir kız akşam ezanı okunurken merdiven altından geçerse kısır kalır.

Cuma günü ezan okuyan müezzine kızın baş örtüsü veya mendili sallatılırsa nasibi çıkar.

Çocuğu ölen kadın Cuma günü iş yapmaz.

Gelin olanın duvağı evde kalmış kızın başında çözülürse bahtı açılır.

Evde kilitlenen kilit bayram sabahı veya Cuma günü namazdan önce imam tarafından camide açılırsa kızın bahtı açılır.

Misafirin ardından ev süpürmek iyi değildir.

Zifaf gecesi gelin ve damat sabunla yıkanırsa sabun acı olduğundan aralarına acı ve ayrılık girer.

Ev süpürürken süpürge birine dokunursa uyuz olur. Süpürgeye tükürülürse hastalık bulaşmaz.

Gece tırnak kesilirse ömür kısalır.

Başı ağrayan kadın camiye gider yazması ile camiyi süpürürse ve yazmayı tekrar başına örterse baş ağrısı geçer.

Cenaze yıkanırken teneşirin altına dökülen su bir şişeye konup habersiz sarhoşa içirilirse içkiyi bırakır.

Yeni doğan çocuğun ilk dışkısı yattığı odanın eşiğine veya beşiğinin altına konursa nazar değmez.

Evden çıkan erkek işine giderken önünü kadın keserse işi ters gider.

Kısa boylu kadın uğursuzluktur.

Çocuğu yaşamayan kadın yeniden doğum yaptığında 40 evden topladığı parçalarla gömlek dikip çocuğuna giydirirse çocuğu yaşar ve ömrü uzun olur.

Doğum yapan kadın 7 gün çocuğun yanından dışarı çıkmaz. Çıkarsa cinler gelir çocuğu götürür. Başka bir çocukla değiştirir.

Evli birinin yüzüğünü bekar bir kız takarsa kısmeti kesilir.

Bekar bir kız evli birinin gelinliğini giyerse kısmeti kesilir.

Hamileyken yumurta yiyen kadının çocuğu haylaz olur.

Çocuğun kırkı çıkmadan tırnağı kesilirse ya arsız ya da hırsız olurmuş.

Çocuk sünnet olurken annesi oklava sallarsa sünnet acısız ve kolay olurmuş.

Bebek ayakları altından öpülürse talihsiz olurmuş.

Sünnetsiz ölen çocuğun parmaklarından birinin kırılması gerekirmiş.

Çocuğun göbeği cami duvarına veya avlusuna gömülürse dindar, ahıra gömülürse malcı olurmuş.Ayrıca suya atılırsa huyu temiz, evin içinde bir yere gömülürse gözü dışarda olmazmış.

Cezvede su içilirse zengin olunurmuş.

Çocuklara nazar değmesin diye kurt, ayı, kartal, leylek gibi hayvanların diş, tırnak ve kemiklerinden yapılan nazarlıklar takmak.

Gece vakti bir evden bir eve kazan, tava ve tencere verilirse ölümü getirir.

Ölü yıkandıktan sonra ters çevrilmezse bir başkası daha ölür.

Bir evden ölü çıkarsa o evdeki su kapları boşaltılır. Eğer boşaltılmazsa Azrail suları ellediği için biri gene ölebilir.

Ayakkabı çıkarılırken ters çevrilirse o haneden cenaze çıkar.

Bir genç askere giderken evden çıkmadan önce bir dilim ekmeğin yarısını yer yarısını da bırakırsa artık ekmek onu çağıracağı için kazaya belaya uğramadan eve dönermiş.

Biri yolculuğa çıkarken arkasından aynaya su serpilirse kazaya uğramazmış.

Biri gurbete giderken arkasından su dökülürse hem kazaya uğramaz hem de gurbetten çabuk dönermiş.

Evliliğin ilk günü (gerdek gecesi) erkek veya kadın hangisi önce uyursa o daha evvel ölürmüş.

Nikah kıyılırken gelin veya damat hangisi diğerinin ayağına basarsa onun sözü geçermiş.

Otururken bacak sallanırsa alacaklı kapıya gelirmiş.

Soğan kabuğuna basılırsa fakirlik gelirmiş.