2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Türkiye Azerbaycan İlişkileri

  1. #1
    Member
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Yer
    Avusturya / Tirol
    Mesajlar
    84

    Türkiye Azerbaycan İlişkileri

    Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üç günlük Azerbaycan ziyareti Türkiye’nin Türk dünyasına yönelik politikasında yeni bir vizyonun ilk adımı olarak yorumlanıyor. Oldukça kalabalık bir heyetle ilk dış ziyaretini İlham Aliyev’in isteğiyle Azerbaycan’a gerçekleştiren Gül, ilişkilerin yeni bir boyut kazanabilmesi için iki ülke arasında serbest dolaşım ve serbest ticaret koşullarının gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti. Gül’ün Azerbaycan ziyaretinde ise İlham Aliyev Türkiye’nin sözde Ermeni soykırımı ve PKK terör örgütüne karşı mücadelesine destek verdiklerini açıkladı.

    Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra giderek yükselen bir ilişki düzeyi içerisinde bulunan Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkiler iki ayrı dönemde değerlendirilebilir. Duygusal ve idealist olarak nitelendirilen ilk dönemde (1991-1994) Ebülfez Elçibey ve Turgut Özal’ın idealist yaklaşımları iki ülke arasındaki ilişkilerin bir sonraki aşamaya taşınması için bir temel hazırladı. Fakat Türkiye’nin Azerbaycan’ın sorunlarının çözümünde yetersiz kalması ve Azerbaycan’ın iç ve dış politikasında dengeyi tutturamaması duyguların pratiğe dönüşmesini engelledi. Realist olarak nitelendirilen ikinci dönemde ise (1994-…) Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dostluğu projelerin gerçekleşmesi açısından büyük rol oynadı. Turgut Özal ve Ebülfez Eliçbey’in yapmak isteyip de yapamadığı birçok projenin imzası ve temeli Haydar Aliyev ve Süleyman Demirel tarafından atıldı. Bu döneme aynı zamanda Haydar Aliyev’in Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine “Bir Millet İki Devlet” sloganı damgasını vurdu. Fakat Haydar Aliyev’in vefatı ve Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı süresinin dolması iki devlet arasındaki ilişkilerde bir kopukluk yarattı. İlişkilerin gelişiminde liderlerin dostluğu ve devlet tecrübeleri büyük rol oynadıysa da ilişkilerin birçok bağlamda kurumsallaşmamış olması kopukluğun temel nedenlerindendi. Bu kopukluk döneminde realist dönemin ürünleri olan projeler tamamlanmış olsa da yeni aşamaya geçilemedi.

    İlişkilerdeki Sınav Dönemi

    Bu süreçte iki devlet arasında oluşan diyalog boşluğu karşılıklı beklentilerin karşılanmasını da olumsuz etkiledi. Oysaki Türkiye’nin Azerbaycan’dan, Azerbaycan’ın ise Türkiye’den bazı beklentileri bulunmaktaydı. Türkiye’nin bu süreçte Azerbaycan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik uluslararası ambargoyu hafifletmesi, Ermeni lobisinin sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı Türkiye’yi yalnız bırakmaması ve PKK’ya karşı sınır ötesi operasyona destek vermesi gibi beklentileri oldu. Bu konularda Azerbaycan Türkiye’ye desteğini bazen zamanında bazen de geç de olsa açıkladı. (Azerbaycan’dan Türkiye’ye Destek. Cumhuriyet Strateji, 5 Kasım 2007)

    Karşılıklı beklentilerde en az sıkıntı yaşanması gereken konuyken en fazla sıkıntı Ermenilerin sözde soykırım çalışmalarına karşı umulan desteğin Azerbaycan’dan geç gelmesi oldu. 2007 yılında Ermenilerin ABD senatosunda sözde soykırım yasa tasarısını kabul ettirmek için çalışma yaptığı günlerde Azerbaycan’ın teşebbüsüyle Bakü’de Türkiye-Azerbaycan’ın yurt dışındaki lobi teşkilatlarının ortak strateji belirlemesi için toplantı yapıldı. Türkiye’de beklenti bu ortak faaliyetin Avrupa’da ve ABD’de pratiğe dönüşmesi ve Azerbaycan’ın resmi düzeyde Fransa ve ABD’ye tepki göstermesiydi. Ancak destek zamanında gelmedi ve Türkiye’den eleştiri sesleri yükseldi. Türkiye’deki bu eleştiriler ilişkilerde başka bir endişenin oluşmasına da neden oldu. Türkiye Ermeni Sorununun Türkiye-Azerbaycan için ortak sorun olduğu ve Türkiye’nin Ermeni işgaline karşı Azerbaycan’a çok ciddi destek verdiği gerçeğinden yola çıkarak Azerbaycan’ın da Türkiye’nin yanında yer almasını istedi. Türkiye’de birçok yazar Azerbaycan’ı Türkiye’yi yalnız bırakmakla eleştirdi. Bu eleştiri “Azerbaycan bize destek vermiyorsa biz neden Azerbaycan için Ermenistan’la kapılarımızı kapalı tutuyoruz” şeklinde iki devlet arasında soruna neden olabilecek bir seviyeye ulaştı. Fakat Türk yetkililer peş peşe açıklamalar yaparak Ermenistan’ın soykırım iddialarından vazgeçmediği ve işgal ettiği topraklardan çıkmadığı sürece sınır kapılarının açılmayacağını ifade etti. Mayıs 2007’de İstanbul’da yapılan Karadeniz İşbirliği Örgütü zirvesinde Ermenistan Dış İşleri Bakanıyla görüşme yapan dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ermenistan işgal ettiği topraklardan çıkmadığı sürece sınır kapılarının açılmayacağını ifade etti.

    Öte yandan Azerbaycan’ın Ermeni lobisinin çalışmalarına karşı Türkiye’ye destek mesajlarının gecikmesi ülkenin kendi içinde de ciddi eleştirilere neden oldu. 12 Ekim 2007’de Azerbaycan’da yayınlanan Ayna gazetesi şöyle yazıyordu: “Temsilciler Meclisi tasarıyı görüşmeye hazırlanırken Abdullah Gül Beyaz Saray’ı uyaran bir mektup yazdı. Maalesef bu mektupta Azerbaycan cumhurbaşkanının imzası bulunmuyordu. Unutulmamalıdır ki, ABD’nin kabul edeceği karar sadece Türkiye’ye değil toprakları işgal altında olan Azerbaycan’a da darbedir.” Azerbaycan’ın resmi desteği 10 Ekim 2007’de Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nda sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının kabul edilmesinden sonra geldi. 10 Ekim’de toplanan Azerbaycan Milli Meclisi tasarıyı kınadı ve kamuoyunda ABD’nin Minsk Grubu’ndan çıkarılması gereğinin gündeme gelmesi istendi. 12 Ekim 2007’de Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Azerbaycan dışişleri bakanlığı yanlış ve kasten alınmış bu kararı kınıyor ve bu kararı bölgesel ve küresel süreç açısından yanlış bir adım olarak değerlendiriyor. Bu konuda Türkiye’nin, arşiv belgelerinin açılması tezini destekliyor. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, ABD Kongresi’ni etnik lobilerin etkisi altında kalmadığını ve kötü niyetli olmadığını göstermesi için 106 sayılı kararı kabul etmemeye çağırıyor”. Bunun dışında Gül’ün Bakü ziyareti öncesi konuyla ilgili basının sorularını yanıtlayan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov, tasarının Temsilciler Meclisi’nden geçmemesi için Amerikan meclisindeki Azerbaycan’a yakın üyelere, yasanın Azerbaycan-ABD ilişkilerine vereceği zararların anlatıldığını ifade etti.

    Doldurulması Gereken Boşluklar

    Bakü’ye gitmeden önce Ankara’da Azerbaycan basınıyla yaptığı görüşmede ilişkilerde yeni bir aşamaya geçilebilmesi için iki ülke arasında serbest dolaşımın ve serbest ticaretin sağlanması gerektiğini ifade etti. Serbest dolaşım için Türkiye tek taraflı olarak bir adım attı. 29 Temmuz 2007’den beri Azerbaycan, Türkmenistan, Moğolistan ve Tacikistan vatandaşları 30 günü aşamayan turistik ziyaretlerinde Türkiye’ye vizesiz bir şekilde giriş yapabiliyor. Şimdilik Azerbaycan Türkiye vatandaşlarına vizeyi kaldırmadıysa da Türkiye’nin bu adımı Azerbaycan üzerinde vizeyi kaldırmak için bir baskı oluşturacaktır. Zaten ziyaret bağlamında basına açıklama yapan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov vizeyi kaldırmak için çalışmalar yapıldığını açıkladı.

    Tüm bunların yanı sıra 7 Şubat 2007’de imzalanan demiryolu anlaşması pratiğe dönüşürse serbest ticaret için büyük bir adım atılmış olur. Diğer yandan Gül’ün Bakü’de imzaladığı Uzun Vadeli Ekonomik İşbirliği Anlaşması İcra Planı serbest ticaretin geliştirilmesi için hukuksal bir temel olarak görülebilir. Serbest ticaret ve serbest dolaşım söylemlerinin pratiğe dönüşmesi sadece Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısından değil aynı zamanda Türkiye-Orta Asya ilişkileri açısından da önemlidir. Bu bağlamda Türkiye’nin Azerbaycan-Türkmenistan arasındaki sorunların çözümünde aktif rol alması da Türk dünyası siyaseti açısından önemli bir adım olabilir.

    İki ülke arasındaki mevcut ekonomik ilişkiler beklentilerin altındadır ve bu bağlamda bazı boşluklar vardır. Diğer büyük devletlerden farklı olarak Türkiye yurt dışındaki özel yatırımlarını korumak için yeterli çaba sarf etmemektedir. Genel anlamda ise ilişkiler hala kurumsallaşmamış sadece liderlerin inisiyatifi düzeyindedir. Sivil toplum örgütleri, muhalif partiler ve diğer devlet dışı kurumlar arasında özel bir ilişki bulunmamaktadır. İki devlet arasındaki ilişkilerin beklenen düzeye ulaşması için bu boşluklar doldurulmalıdır. Sonuç olarak bu tür ziyaret ve adımlar konjonktürel değil planlı ve devamlı stratejiye dönüşürse iki devlet arasındaki ilişkilerde mesafe kaydedebilir.

    Cahid Veliev
    Geldigimiz Yer DedeKorkut,
    Adim benim KutluBozkurt,

  2. #2
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Yer
    İsTaNbUl//TüRkİyE
    Mesajlar
    2.922
    KutluBozkurt haber için teşekkürler


Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1 ©2011, Crawlability, Inc.