.:: ASKER ŞİİRLERİ ::.
HANI ASKER ÖLMEZ DIYORLARDI
Hani asker ağlamaz diyorlardı,
İşte ağlıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı yarim aklımdan çıkmıyor,
Hani asker ölmez diyorlardı baksa azrailin elinde ismim yazıyor.
Hani sevenler aylrılmaz diyorlardı,
Baksana bir mektup bile gelmiyor,
Hani asker unutulmaz diyorlardı, soranım bile olmuyor,
Hani asker ölmez diyorlardı,baksana azrailin elinde ismim yazıyor.
Hani asker özlemez diyorlardı,
Baksana gözlerim seni arıyor,
BIZIM ASKER
Davul zurna yolcu ederiz seni
En büyük asker bizim asker
Emri vazife eyler isen eğer
Melekler seni korur asker
Arınırsın ocakta,sivil esvaptan
Kolaylık dileriz sana Allahtan
Korkma sakın gölgeden,karanlıktan
Nöbetin kolay olsun asker
Çok ararsın annenin aşını
Olmaz bu kadar diye sallama başını
Taşına dikkat et, kırma sakın dişini
Salla kaşığı mercimeğe afiyet olsun asker
Eksik etme bizden nameni
Boşa gitmesin,vatanını emeği
Unutma sakın,dostlarım demeyi
Sigaranı arkadaşın ile böl'de iç asker
Duygu selidir biliriz askerlik
Arkadaş muhabbeti ile olur dirlik
Hangi kıtadasın,birliğin hangi birlik
Şiirine,türküne dökte yaz,gönder asker
Asker
Deki o şimdi asker
Deki o şimdi vatani görevini yapıyor
Deki o bizleri koruyor
Askerim ana asker
Desinler ki
Gitmiş vatani görevini yapmaya
Düşmüş bir kışlaya
Çavuş demiş başladınız asker olmaya
Askerim ana asker
Derim ki
Gönderirim resimlerimi
Çekerim sıla hasreti
Açamam sevgilime derdimi
Askerim ana asker
Dediler ki
Çıktı bir göreve
Girdi bir cepheye
Yıktı bir kurşun mehmedim nerede
Askerim ana asker
Dedim ki
Ana sen gönlünü ferah tut
Sizleri kötülükten koruduk
Vatan sağ olsun şehit olmuşuk
Askerim ana asker
Asker Ocağında Bayram Sabahı
Güneş tepelerden sancıyla doğar
Asker ocağında bayram sabahı
İçimi bin türlü acıya boğar
Asker ocağında bayram sabahı
Ne varsa kesilir neşeden hazdan
Şeker şerbet geçmez olur boğazdan
Dökülür gözümden yaşlar birazdan
Asker ocağında bayram sabahı
Tanıdık dost sesi kulaklarımda
Ayrılık bestesi dudaklarımda
Hayalim memleket sokaklarında
Asker ocağında bayram sabahı
Yavukludan gelen sır selamına
Bir kokulu mektup bir selamına
Kaç şarjör boşalır yar selamına
Asker ocağında bayram sabahı
Yanında istersin sırdaşlarını
Ananı, babanı gardaşlarını
Aşk olsun tutana gözyaşlarını
Asker ocağında bayram sabahı
Ölüme Asker
Ağzının düşman dediğine yüreğin acırdı
Sorardı aklın neden diye
Ölümün vekaletiydi taşıdığın
Senin de vicdanın vardı be asker
Taşıdığın tüfek ağır gelirdi omuzlarına
Kurşunları kendinden ağırdı tüfeğinin
Vurduğunun da yüreği vardı
Vurduğunun da bekleyeni vardı be asker
Bir kendine acısan bir düşmanına acırdın
Tek fark safındı belki de
Aradaki çizgiydi seni ondan ayıran
O da başkalarının çizgisiydi be asker
Hiç istemezdin öldürmeyi
Zaten karıncayı bile incitemezdin
Ama karsı karsıya geldiğinde mecburdun
Düşmanını öldürmeye, kurşundan değildin be asker
Seninki de candı be asker
Taşıdığın yürekti
Sevdiğin vardı sevenin vardı
Senin de bekleyenin vardı be asker.
Bırakıp ta sevdiğin her şeyi ardında,
gittin birden bire gökten ateşin,
yerden ölümün yağdığı sırtlara.
Ne el sallamaya fırsatın oldu geride
bıraktıklarına ne de selam söylemek
için vakit bulabildin anana. Sevgisiyle
kalbini dolduranlara veda bile etmedin;
sen gittin, bir kez dönüp de bakmadın
ardına. Yaşın henüz 18 idi; aklın birçok
şeye ermezdi. Senin yüzün hasret,
yüreğin acı nedir bilmezdi. Daha hiç
tanışmamıştın ızdırabın sancısı ile.
Gelecek adına umutların vardı pemmi
pembe. Komşu kızını sevmiştin, senin
ile aynı tende. Sen hissetmiştin başına
bir şeyler geleceğini aylar önce; başına
bir kurşun isabet edeceğini ve ağlamıştın
Ü sessizce. Yüreğin olacakları ruhuna
fısıldarken sen, kendini bu dünyadan
ayrılığa hazırlamıştın gizlice. Düşmanlarımız
her koldan saldırıya geçtiği, dost
bildiklerimizin bizi içimizden vurduğu
o zor günlerde, vatan için, namus için,
Allah için ölmeyi, bir siperden diğerine
sürünerek cennete gitmeyi planlamıştın.
Sen zayıf bünyeliydin şehidim! Ama ruhun
güçlüydü, imanın güçlüydü, yüreğin
güçlüydü. Bu nedenle senin önünde
kimse duramazdı; bu ruh ayağa kalktığı
zaman elinden kimse kurtulamazdı.
Daha önce hiç silah tutmamıştı nasırlı
ellerin, güneş yanığından fazlasını
görmemişti bedenin. Önce silahların
soğukluğuna alıştı ellerin sonra imansız
mevzilerin üzerinize kustuğu cehennem
sıcağına. Daha önce ürperirdin, ölümü
hatırladığında. Artık seni gören düşmanların
ve hatta ölüm bile ürperiyordu karşında.
O sabah hep birlikte kıldınız namazı.
On binler saf tuttu; yüz binlerce melekle.
Vatanı düşmana çiğnetmemek için edildi
yeminler. Sen de katıldın namaza, yüreğin
iştirak etti o kutlu ‘ant’a. Aslında kendi
cenaze namazını kılıyordunuz; sen bunun
farkındaydın, arkadaşların da. Koydunuz
başlarınızı secdeye son defa. Ak alnınızı öptü
meleklerden önce, kara topraklar; hazırlandı
süngüler, yürekler ve sancaklar. Size ölmek
emredilmişti; şahadete ulaşmak. Dönüp bir
kez bile bakmadın ardına: “Kimse geliyor mu
düşman üzerine yanımda?” Hiçbir yürek
alçalmamıştı o zaman, ihanet etmemişti vatana.
Tam tekmil bütün yiğitler katılmıştı savaşa.
Korkuyu unuttun; geride bıraktıklarını da.
Karşındaki düşmandan ve yanındaki
meleklerden başka, artık, bir şey görünmüyordu
sana. Dilinde dualar vardı, elinde süngü.
Yürüdün düşmanın üstüne; ezdin düşmanın
bütün umutlarını, bağrında söndürdün aldığın
yaraların acılarını. Düştün kızıla boyanmış kara
toprak üstüne, sonbaharda toprağa düşen
yapraklar gibi. Bedenini bırakıp toprak üstünde,
ruhunu sürdün düşman üstüne. Bedeninin
ağırlığından kurtulmak o kadar hoşuna gitmişti
ki bir kez bir kez daha ölmek istedin; şahadet
şerbetini defalarca götürmek istedin dudaklarına.
Son nefesini vermemiştin daha; annenin yüzü
geldi aklına; kardeşlerinin sözleri ve seninle aynı
tende komşu kızın gözleri. Kapattın gözlerini
gülümseyerek bütün dünyaya; ördün hiçbir
düşmanın geçemeyeceği bir kaleyi ruhunla.
Başın düştü bir yana ve ellerin her iki yana.
Naşın günler sonra geldi yurduna; soğuk
bedenini verdiler *****n koynuna. Sarıldı
sana, bir daha bir daha. Gözlerinden tek
damla yaş akmadı *****n; kardeşlerin,
komşu kızı ve gökler ağladı sana. Ve sonra
sizin kıldığınız cenaze namazını tekrarladık,
ağladık kana kana. Bildin mi şehidim, tabutuna
kimin baş koyduğunu, kimin tabutunu
gözyaşlarıyla ıslattığını? Annen miydi yoksa
sevdiğin mi? Fark edebildin mi akan gözyaşlarının
kime ait olduğunu sıcaklığından? Gözyaşlarının
sel olduğunu; sellerin yüreklerimizi seninle birlikte
cennete sürüklediğini izledin mi cennetle
müjdelenmiş ruhunun penceresinden?
Cenazene katılanların hepsini tanıyabildin mi
şehidim? Gördün mü hüzünlü yüzlerini, işitebildin
mi mahzun sözlerini? Şaşırdın mı senin için duaya
açılmış ellerin çokluğuna ve onlar içinde samimiyetsiz
tek bir kalbin yokluğuna? Yaşıtların yoktu; onlar da
bir süre sonra omuzlarda taşınmak üzere cephelere
taşınmıştı. Cenazeni kaldırmak ihtiyarların ve
çocukların güçsüz omuzlarına kalmıştı. Gördün mü
şehidim, nasıl da yükseklere, omuzlara kaldırdı senin
bedenini melekler ve nasıl da taşındı ruhun yükseklere,
cennetin yamaçlarına; fırsat bırakılmadan ihtiyarlara?
Olmadığından değil, gerek olmadığından sarmadık
seni kefene. Bedenin, üzerine attığımız topraklar
altında kalırken ellerimiz göklere açıldı, duaya açılan
dillerimizle birlikte. Bir resim bırakmamıştın geride;
yüzünün güzelliğini biz zaten kazımıştık zihinlere.
Acın sinmişti bütün gönüllere; ruhun değiyordu
duaya açılmış ellere. Gördün mü şehidim şimdi,
sana vaad edilen cennetin yamaçlarını. Fark
edebildin mi Sırat’tan ne kadar hızda geçtiğini?
Ve bildin mi şehidim; seni ne kadar çok sevdiğimizi, özlediğimizi?
Davul zurna yolcu ederiz seni
En büyük asker bizim asker
Emri vazife eyler isen eğer
Melekler seni korur asker
Arınırsın ocakta,sivil esvaptan
Kolaylık dileriz sana Allahtan
Korkma sakın gölgeden,karanlıktan
Nöbetin kolay olsun asker
Çok ararsın annenin aşını
Olmaz bu kadar diye sallama başını
Taşına dikkat et, kırma sakın dişini
Salla kaşığı mercimeğe afiyet olsun asker
Eksik etme bizden nameni
Boşa gitmesin,vatanını emeği
Unutma sakın,dostlarım demeyi
Sigaranı arkadaşın ile böl'de iç asker
Duygu selidir biliriz askerlik
Arkadaş muhabbeti ile olur dirlik
Hangi kıtadasın,birliğin hangi birlik
Şiirine,türküne dökte yaz,gönder asker
alıntıdır...........
Yer imleri