Sayfa 2/5 İlkİlk 1234 ... SonSon
49 sonuçtan 11 ile 20 arası

Bunları bilirsinizmi?

  1. #11
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Jan 2007
    Mesajlar
    2.201

    Uyurken Beynimizde Neler Oluyor?

    Eğer bir insanın başına 'elektroensephalograf' (ezberlemeniz gerekmez!) adını taşıyan bir cihaz bağlarsanız, o insanın yaydığı beyin dalgalarını kaydedebilirsiniz. Uyanık ve hareketsiz durumdaki bir insanın beyni, saniyede 10 kez salınım yapan 'alfa' dalgaları yayar. Hareketli bir insanın beyni ise, şahmını iki kez fazla olan 'beta' dalgalan yayar.
    Uyku sırasında ise beyin, salınımları çok daha az olan iki tür dalgayı, 'teta' ve 'delta' dalgalarını yayar. 'Teta' dalgalarının sa-lınımı saniyede 3.5 ila 7 arasında olup, 'delta' dalgalarmınki saniyede 3.5'tan azdır.
    İnsanın uykusu derinleştikçe, beyin dalgaları da yavaşlar. İnsanda en derin ve uyandırılmasmın en zor olduğu uyku zamanında, beyin artık 'delta' dalgaları yaymaya başlamıştır.
    Şimdi geldik işin en ilginç yönüne. İnsan gece uykudayken çeşitli zamanlarda beklenmeyen şeyler oluşur. İngilizce'deki 'Hızlı Göz Hareketleri' kelimelerinin baş harflerinden alınarak 'REM' uykusu da denilen ve insanların çoğunluğunda bir gecede 3-5 kez görülen bu safhada, beyin dalgaları uyanık bir insa-nınki kadar hızlanır.
    Bir insanı veya bir köpeği REM uykuları sırasında seyrederseniz, gözlerinin öne ve arkaya hızla titrediğini görürsünüz. REM uykusu safhasında köpeklerin çoğunda, insanların ise bir kısmında, kollarda, bacaklarda ve yüz kaslarında seğirmeler de görülebilir.
    Rüya REM uykusu safhasında olur. Bu safhadaki bir insanı uyandırırsanız, rüyasını çok canlı olarak hatırlar ve anlatabilir. REM safhası dışındaki uykularda insanlar genellikle rüya görmezler.
    Geceleri iyi bir uyku çekebilmek için, hem REM, hem de bunun dışındaki safhaların birlikte yaşanması gereklidir. REM kısmı uyku süresinin yüzde 25 kadarını kapsamalıdır. Normal uykudaki bir REM veya rüya bölümü 5 ila 30 dakika sürer.
    Uyku ilaçlan daha çabuk ve derin uyumanızı sağlayabilirler ama uykunuzun ve özellikle de REM kısmının kalitesini değiştirirler. Uykudan önce alınan alkol de beynin dalga yayma sistemini ve düzenini etkiler. Düzenli bir uyku için insan her zaman aynı saatte yatmalı, hafta sonlan da dahil aynı saatte uyanmalıdır.

  2. #12
    Moderlər
    Üyelik tarihi
    Apr 2004
    Yer
    Bakı
    Mesajlar
    917
    slm, uzun zamandır böyle bilgi ağırlıklı mesajlar okumamıştım,paylaşımın için tşk mystrey,devamınıda görmek isterim.
    Mesafler mi aşkı uzaklaştırır ,aşk mı mesafeleri yakınlaştırır,Uzayan yollar,kanayan sevdalar,ne kadar aşkı yansıtır,Sevmekten uslanmayan gönülmüdür.Uslanmayan sevdamıdır.Ey arsız sevda,yoluna gül dökülesi,İşte geldin yakınımdasın,Bir seslensem el uzatırmısın?

  3. #13
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Jan 2007
    Mesajlar
    2.201

    Neden Hapşırıyoruz?

    Hapşırma, ani, irade dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir. Hapşırma burun kanallarındaki sinirlerin uyarılması sonucu oluşan psikolojik bir reaksiyondur. Aslında burnumuz nefes almamızda çok önemli bir görev yapar. Hava onun dar kanallarından türbülans oluşturarak geçerken hem ısısı ayarlanır, hem de içindeki toz burada filtre edilir.

    Buradaki sinirlerin uyarılmasının nedenleri değişiktir. En çok alerjik etkilenmedir ama toz, duman, parfümler hatta aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenleri daha vardır. Hapşırmadan önce sanki bir yerimiz ısırılmış gibi sinir uçlarının ikaz göndermesi sonucu, burnumuzdan önce bir salgı gelir.
    Biz bunun pek farkına varamayız.

    Bu salgının ardından beyine giden ikaz neticesinde baş ve boynumuzdaki kaslar uyarılarak ani nefes boşanması olayı yaşanır. Ses tellerinin olduğu bölüm önce kapanır ve buradaki havanın basıncı iyice yükselir. Sonra aniden açılarak hava yüksek bir sesle dışarı verilir.

    Tabii beraberinde burnumuzdaki toz gibi yabancı maddeler ve soğuk algınlığı yaratan mikroplar da. Ancak tıp bilimi hapşırma ile yayılan mikropların, elle yayılanlardan çok daha az olduğunu saptamış bulunmaktadır.

    Uyku sırasında özellikle rüya safhasında sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğundan normal şartlarda hapşırma olmaz. Uyarı çok kuvvetli ise olabilir ama anında uyanılır. Ancak bu beyin tarafından tehlike olarak algılanmaz. Uyurken ayağını gıdıkladığımız kişinin ayağını çekip, arkasını dönüp, uyumağa devam etmesi gibi.

    Hapşırma refleksinin detayları tam bilinmese de kesin olarak bilinen bir şey var. Hapşırırken gözlerinizi açık tutamazsınız. Bunu bilim insanları vücudumuzda bir acı veya ağrı duyduğumuzda gözlerimizi kapatmamıza bağlıyor. Kibarlık olsun diye hapşırığı tutmaya çalışmak ise kesinlikle tavsiye edilmiyor.

    Güneş ışığı ile karşılaşınca hapşırmanın genetik olduğu ileri sürülüyor. Dünya nüfusunun en az yüzde 18'i bu hassasiyete sahip. Hapşırma sayısının da genlerle nakledildiğini ileri süren bilim insanları var. Bazı ailelerde üç kere hapşırılırken, bazılarında sekizincide duruyormuş.

  4. #14
    Senior Member
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Mesajlar
    623

    Re: Neden Hapşırıyoruz?

    Alıntı mystrey Nickli Üyeden Alıntı
    Hapşırma, ani, irade dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir. Hapşırma burun kanallarındaki sinirlerin uyarılması sonucu oluşan psikolojik bir reaksiyondur. Aslında burnumuz nefes almamızda çok önemli bir görev yapar. Hava onun dar kanallarından türbülans oluşturarak geçerken hem ısısı ayarlanır, hem de içindeki toz burada filtre edilir.

    Buradaki sinirlerin uyarılmasının nedenleri değişiktir. En çok alerjik etkilenmedir ama toz, duman, parfümler hatta aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenleri daha vardır. Hapşırmadan önce sanki bir yerimiz ısırılmış gibi sinir uçlarının ikaz göndermesi sonucu, burnumuzdan önce bir salgı gelir.
    Biz bunun pek farkına varamayız.

    Bu salgının ardından beyine giden ikaz neticesinde baş ve boynumuzdaki kaslar uyarılarak ani nefes boşanması olayı yaşanır. Ses tellerinin olduğu bölüm önce kapanır ve buradaki havanın basıncı iyice yükselir. Sonra aniden açılarak hava yüksek bir sesle dışarı verilir.

    Tabii beraberinde burnumuzdaki toz gibi yabancı maddeler ve soğuk algınlığı yaratan mikroplar da. Ancak tıp bilimi hapşırma ile yayılan mikropların, elle yayılanlardan çok daha az olduğunu saptamış bulunmaktadır.

    Uyku sırasında özellikle rüya safhasında sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğundan normal şartlarda hapşırma olmaz. Uyarı çok kuvvetli ise olabilir ama anında uyanılır. Ancak bu beyin tarafından tehlike olarak algılanmaz. Uyurken ayağını gıdıkladığımız kişinin ayağını çekip, arkasını dönüp, uyumağa devam etmesi gibi.

    Hapşırma refleksinin detayları tam bilinmese de kesin olarak bilinen bir şey var. Hapşırırken gözlerinizi açık tutamazsınız. Bunu bilim insanları vücudumuzda bir acı veya ağrı duyduğumuzda gözlerimizi kapatmamıza bağlıyor. Kibarlık olsun diye hapşırığı tutmaya çalışmak ise kesinlikle tavsiye edilmiyor.

    Güneş ışığı ile karşılaşınca hapşırmanın genetik olduğu ileri sürülüyor. Dünya nüfusunun en az yüzde 18'i bu hassasiyete sahip. Hapşırma sayısının da genlerle nakledildiğini ileri süren bilim insanları var. Bazı ailelerde üç kere hapşırılırken, bazılarında sekizincide duruyormuş.
    Hapşırma hakkında bilgilendiren güzel bir yazı teşekkürler mystrey...
    Yazıyı okurken aklıma biz neden hapşıranlara 'çok yaşa' diyoruz sorusu geldi ve acaba Azerilerde hapşıranlar için söylenen bir söz var mı? Bu konuda bir bilgi var mı?

  5. #15
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Yer
    Yerixo
    Mesajlar
    1.946
    Azerice 'Sağlam Ol' denilir...
    Şükr Allaha ki pişiklerin qənətləri yox... Olsa idi, göydə göyərçin qalmazdı... Allah kimə qənət verəcəyini bilir!

  6. #16
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Oct 2006
    Yer
    Yerixo
    Mesajlar
    1.946

    Re: Neden Hapşırıyoruz?

    Alıntı yesterday Nickli Üyeden Alıntı
    Alıntı mystrey Nickli Üyeden Alıntı
    Hapşırma, ani, irade dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir. Hapşırma burun kanallarındaki sinirlerin uyarılması sonucu oluşan psikolojik bir reaksiyondur. Aslında burnumuz nefes almamızda çok önemli bir görev yapar. Hava onun dar kanallarından türbülans oluşturarak geçerken hem ısısı ayarlanır, hem de içindeki toz burada filtre edilir.

    Buradaki sinirlerin uyarılmasının nedenleri değişiktir. En çok alerjik etkilenmedir ama toz, duman, parfümler hatta aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenleri daha vardır. Hapşırmadan önce sanki bir yerimiz ısırılmış gibi sinir uçlarının ikaz göndermesi sonucu, burnumuzdan önce bir salgı gelir.
    Biz bunun pek farkına varamayız.

    Bu salgının ardından beyine giden ikaz neticesinde baş ve boynumuzdaki kaslar uyarılarak ani nefes boşanması olayı yaşanır. Ses tellerinin olduğu bölüm önce kapanır ve buradaki havanın basıncı iyice yükselir. Sonra aniden açılarak hava yüksek bir sesle dışarı verilir.

    Tabii beraberinde burnumuzdaki toz gibi yabancı maddeler ve soğuk algınlığı yaratan mikroplar da. Ancak tıp bilimi hapşırma ile yayılan mikropların, elle yayılanlardan çok daha az olduğunu saptamış bulunmaktadır.

    Uyku sırasında özellikle rüya safhasında sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğundan normal şartlarda hapşırma olmaz. Uyarı çok kuvvetli ise olabilir ama anında uyanılır. Ancak bu beyin tarafından tehlike olarak algılanmaz. Uyurken ayağını gıdıkladığımız kişinin ayağını çekip, arkasını dönüp, uyumağa devam etmesi gibi.

    Hapşırma refleksinin detayları tam bilinmese de kesin olarak bilinen bir şey var. Hapşırırken gözlerinizi açık tutamazsınız. Bunu bilim insanları vücudumuzda bir acı veya ağrı duyduğumuzda gözlerimizi kapatmamıza bağlıyor. Kibarlık olsun diye hapşırığı tutmaya çalışmak ise kesinlikle tavsiye edilmiyor.

    Güneş ışığı ile karşılaşınca hapşırmanın genetik olduğu ileri sürülüyor. Dünya nüfusunun en az yüzde 18'i bu hassasiyete sahip. Hapşırma sayısının da genlerle nakledildiğini ileri süren bilim insanları var. Bazı ailelerde üç kere hapşırılırken, bazılarında sekizincide duruyormuş.
    Hapşırma hakkında bilgilendiren güzel bir yazı teşekkürler mystrey...
    Yazıyı okurken aklıma biz neden hapşıranlara 'çok yaşa' diyoruz sorusu geldi ve acaba Azerilerde hapşıranlar için söylenen bir söz var mı? Bu konuda bir bilgi var mı?
    Sabah dışarı ilk çıktığımda, otoparka gidene kadar 8-10 defa hapşırıyorum (her zaman değil ama bazen çok düzenli şekilde)... Özellikle yazın bu hapşırmalar sırasında biriyle karşılaştığımda 'hasta olmadığımı' anlatmaya çalışıyorum... Nezle ya da grip sanmasınlar diye... Ama sadece sabahları oluyor... Demek ki, güneşle ilgisi varmış! İnterestne mövzudu e!
    Şükr Allaha ki pişiklerin qənətləri yox... Olsa idi, göydə göyərçin qalmazdı... Allah kimə qənət verəcəyini bilir!

  7. #17
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Jan 2007
    Mesajlar
    2.201
    yılan 3 yıl uyuyabilir.
    -Bal bozulmayan tek gıdadır.

    -Ördeğin sesi yankı yapmaz.

    -Denizyıldızlarının beyni yoktur.

    -Üzüm mikrodalga fırında patlar.

    -İnsan yılda en az 1460 rüya görür.

    -İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

    -Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.

    -İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.

    -Üzümü mikrodalgaya koyarsanız patlar.

    -Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır.

    -"Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur.

    -Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.

    -Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

    -İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.

    -Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz.

    -Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.

    -Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.

    -Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.

    -El tırnakları ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı uzar.

    -Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.

    -Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.

    -Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.

    -Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır.

    -Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.

    -Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.

    -Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.

    -Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır.

    -Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.

  8. #18
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Jan 2007
    Mesajlar
    2.201

    Bermuda Şeytan Üçgeninin Sırrı

    Bermuda Şeytan Üçgeni

    Özellikle son 60yilda birçok gemi ve uçak kaybolmuş ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamıştı. Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı" olarak algılandı ve öyle lanse edildi.

    Ancak, uzun yıllardır devam eden araştırmalar birkaç yıl önce bir sonuç verdi ve bu gizemli olayların aslında basit bir "Doğalgaz Cilvesi" olduğu açıklandı.
    Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar.

    Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parçalarıdır. Ancak, okyanuslar çok derin olduklarından tabanlarında büyük basınçlar vardır. Bu yüksek basınç altındaki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hale dönüşürler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde haline gelirler.

    Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki kar beyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarını resimlemesinden sonra konuya şu bilimsel açıklama getirilmiştir:

    Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir.Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu "tebeşir gazlar" erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar bir boşluk (vakum-girdap) oluşur ve okyanus adeta delinir. O sırada oradan geçen yüzer ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar.

    Çünkü, gazın kaldırma kuvveti gemileri taşıyacak güce sahip değildir. Gaz yükselmesi sona erince boşluk tekrar suyla dolar ve geriye hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar.

    Uçakların düşerek kaybolması ise gene aynı sebeptendir. Yüzeye çıkan doğalgazlar , havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez vakum , bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur.

    Çünkü, motorlardaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve o boşlukta hava olmadığı için oksijen de olmaz. Böylece uçak da, hızla okyanus tabanını boylar. Meğer ki onca yıldır merak ettiğimiz Bermuda, sadece doğalgaz yüzünden böyle gizemli bir hal almış.

  9. #19
    Senior Member
    Üyelik tarihi
    Feb 2007
    Yer
    From the hell
    Mesajlar
    749
    Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir
    *Arılar yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda.
    *Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
    *Bir mayıs sineğinin ömrü sadece birkaç saattir.
    *Kangurular geri geri yürüyemezler.
    *Penguenler, enerji tasarrufu yapmak için sarkaç hareketiyle yürür.
    *Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur.
    *Filler, zıplamayan tek memelidir.
    *Bir inek, hayatı boyunca yaklaşık 200 bin bardak süt üretir.
    *Erkek penguenler kuluçkaya yattığı 4 ay boyunca hiçbir şey yemez.
    *Dünyada yaşayan aşağı yukarı 1 milyon böcek türü var, her yıl aşağı yukarı 8 bin yeni tür keşfediliyor.
    *Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gerekir.
    *10 gramlık bir sümüklü böcek, 1 kilogramlık yükü çekebilir.
    *Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.
    *Son 4 bin yılda herhangi bir yeni hayvan evcilleştirilmedi.
    *Dişi morina balığı yılda yaklaşık 4 milyon adet yumurtlar.
    *Göç eden kuşlar (V) biçiminde sıralanarak uçar ve bu sayede harcadıkları enerjiden yüzde 23 tasarruf sağlar.
    *Yılda 100 milyon köpekbalığı, sadece yüzgeçleri için öldürülüyor.
    *Bir yıl içinde bir milyon balıkçıl kuş ve 100 bin deniz memelisi ve deniz kaplumbağası, plastiklere dolanıp havasızlıktan ölmekte.
    *Hastalanmayan tek hayvan köpek balıklarıdır.
    *Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksaydı, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplardı.
    *İngiltere’deki bazı kuşlar evlerin kapısına bırakılan süt şişelerinin kapağını delerek beslenmeyi öğrenmiştir.
    *Bir yıl içinde denizlerden avlanan balıkların ağırlığının üç katı kadar atık denizlere atılmaktadır.
    *Bir litre motor yağı 530 bin litre içme suyunu kirletebiliyor.
    *Yaban kazları 8 bin metre yüksekte uçabilir
    *Her yıl tankerlerle taşınan petrolün binde biri denizlere sızıyor. Bu miktar 2 milyon 200 bin ton.
    *Yunanistan'da sakin Türk kahvesi istemeyin. Türk kahvesinin adi bu ülkede Yunan kahvesidir.
    *Nepal'de ayak üzerinden atlamayın. Kötülüğü simgeler.
    *Sili'de lokantada ellerinizi karninizin üzerine koyun. Yoksa servis yapmazlar.
    *Japonya'da üç kişinin resmini çekmeyin. Sansınızı kapatır.
    *Moğolistan'da yslyk çalmayın. Kötü ruhları davet etmiş? olursunuz.
    *Hindistan'da sokakta tuvaletini yapanlara tepki göstermeyin. Yasaldır.
    *Kolombiya'da gece sakın kırmızı ışıkta durmayın. Soyulursunuz.
    *Çin'de yere tükürmek serbesttir. Balgamın üzerine basmak yasaktır.
    *ABD'de trafik polisi sizi durdurursa elleriniz direksiyon üzerinde put gibi bekleyin. Hareket ederseniz vurulabilirsiniz.
    *Endonezya'da küçük çocukların basını okşamayın, yoksa zekaları gelişmez.
    *Tibet'te çay bardağını iki elinizle avuçlamazsanız saygısızlık etmiş olursunuz.
    *Japonya'da çatal, kasık yerine kullanılan Çubuklara tabağa çapraz koymak hakarettir.
    *Bahama Adalarında çiçekli etek giymek koca arıyorum anlamına gelir.
    *Bikini adalarında bikini giymek yasaktır.
    *Çin'de sakin kadeh kaldırırken ''Çin Çin'' demeyin. Erkeklik organı anlamına gelir.
    *ABD'de erkek erkeğe öpüşmeyin. Adiniz çıkar.
    *Rusya'da erkek erkeğe dudaktan öpmek sevgi ve saygıyı gösterir.

  10. #20
    Azeri.net Sevdalısı
    Üyelik tarihi
    Jan 2007
    Mesajlar
    2.201

    5000 Saatte Yapılan Paint Resmi !!



    yukarıdaki resim tam 5000 saatte(yaklaşık 208 günde) yapılmıştır ve sadece paint programı kullanılmıştır..

Sayfa 2/5 İlkİlk 1234 ... SonSon

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1 ©2011, Crawlability, Inc.